Motosiklet eğitimi üzerine bir kaç söz

22 Temmuz 2010 Perşembe

Motosiklet için İstanbul'a yakın rotalar...






Motosiklet için İstanbul'a yakın rotalar...


Abant

Nasıl gidilir :
İstanbul'dan Bolu istikametinde ilerlerken Bolu'ya varmadan sağ tarafta "Abant" tabelasını göreceksiniz. 25 km. sonra Abant Gölü'ne varacaksınız. Göl çevresi yaklaşık 7 km.dir.

Turistik açıdan oldukça önemli bir gölümüzdür. İstanbul'a yakınlığı dolayısıyla dört mevsim hafta sonlarını geçirmek için ideal bir tatil yeridir. Göl çevresindeki asfalt yolda (arabalardan fırsat bulabilirseniz) yürüyüş yapabilirsiniz. Faytonla veya atla göl etrafını dolaşabilirsiniz. Ya da gözünüze kestirdiğiniz bir tepeye çıkıp manzara seyredebilirsiniz.

Göl kenarındaki üç otel bulunmakta. Birkaç günlük bir tatil için Abant'ı seçebilirsiniz.

Abant civarında üç adet daha görülmesi gereken yer var. Bunlar Samat Yaylası, Örencik yaylası ve Mudurnu yolundan ova manzarası.

Abant Palace otelini geçtikten hemen sonra ana yolu takip etmeyip, sağa tarafa giren yolu takip edin hemen sağda yayla evlerini göreceksiniz. Biraz daha gittiğinizde sağınızda yayla evlerini, solunuzda ise Örencik yaylasını göreceksiniz. Eğer bahar aylarında giderseniz oldukça yeşil ve sulak bir manzara ile karşılaşacaksınız.

Gölün etrafında tur atmaya devam edin. Sağda Mudurnu tabelasını göreceksiniz. Bu yoldan yukarı çıkın. Yokuş aşagı inmeye başladıktan kısa bir süre sonra nefis bir manzara ile karşılaşacaksınız. Buradan Mudurnu'ya devam edebilirsiniz. Geri dönüş yolunda ise Abant Gölü'nün yukarıdan görünüşü sizi büyüleyecek.

Tura devam edin. Turun bitmesine yakın sağda "Bakkal" vs gibi tabelalar göreceksiniz. Burdan girdikten kısa bir süre sonra köyün içinden geçeceksiniz. Yola devam edin 3-4 km sonra Samat yaylasına geleceksiniz. Yayla evlerinin içini dolaşmanızı tavsiye ederiz. 


(Cloud'un notu: Abant'a Mudurnu üzerinden giderseniz muhteşem dağ yolları ve havası eşliğinde Abant Gölü'nü gördüğünüzde manzaranın güzelliği karşısında gözlerinize inanamayacaksınız. Ha bu arada, aman bu güzergahtan giderseniz, bir viraj sonrasında aniden karşınıza çıkan göl manzarasına kapılıp aşağıya uçmayın sakın; zira bu yol, tecrübesi az motorculara tavsiye edilmez.)


Ağva

Nasıl gidilir : İki ayrı yoldan gidilebilir. 1. İstanbul'dan Şile'ye oradan da Ağva'ya ulaşabilirsiniz. 2. Kocaeli - Kandıra üzerinden de Ağva'ya gidebilirsiniz.

Eski bir balıkçı kasabası olan Ağva son yıllarda İstanbula yakın, gözde tatil yerlerinden biri haline geldi. Deniz turizmi ve alternatif tatil için ideal bir yer.

Ağva'nın içinden kendi adını taşıyan dere akmakta (yeni adı Yeşilçay). Derenin denizle buluştuğu noktada Balıkçı limanı yer almakta.

Değişik bir tatil arayışı içinde olanlara tavsiyemiz, Ağva'ya çok yakın olan Göksu Deresi kenarında yer alan tesislerden birine gitmeleri. Son iki sene içinde Göksu Deresi kenarında on kadar yeni tesis açıldı. Bu tesislerde yemek yiyebilir, sandalla veya deniz bisikletiyle dolaşabilir veya sadece gölgelik bir köşede şekerleme yapabilirsiniz. Ayrıca denize çok yakın olduğu için kısa bir sandal gezintisinin ardından denize girebilirsiniz. 

(Cloud'un notu: Yol keyifli ama virajı bol bir yol olduğu için doğanın güzelliğine kapılıp dikkati elden bırakmayın ve hızlı sürmeyin derim. Kimi yerlerde yol epeyce daralıyor viraja denk geldiğinde dönerken bir arka uçmak işten bile değil. Bu sebeple keyifle ama yavaştan sürün derim.)


Aygır Deresi

Nasıl gidilir :
TEM'den Sapanca çıkışından ayrılın. Gişelerden sonraki ilk sapaktan sola ( maşukiye tabelasını göreceksiniz ) devam edin. Birkaç km sonra yol genişleyip sol tarafta bir meydanlık oluşturuyor. Meydana girdikten sonra ana yola paralel fakat ters istikamette yer alan yola girin. 100 m sonra sağa yukarı ( turistik tesisler tabelası ) çıkmaya başlayın. Yolun sonlarına doğru alabalık restoranları başlıyor. En sondaki restoranın sağında Aygır Deresi'ni göreceksiniz.

Aygır Deresi, kısa ve orta zorlukta bir parkurdur. Yürüyüş yolu küçük bir şelale ile kesiliyor. Eğer yerler çok nemli değilse şelalenin sağ tarafından yolunuza devam edebilirsiniz. Biraz daha ilerledikten sonra daha yüksek bir şelale ile karşılaşacaksınız. Yine şelalenin sağından yukarı çıkmak mümkün. Ancak biraz zor ve teklikeli olduğunu belirtmekte fayda var. Dönüşte sol tarafta yukarıdan giden bir yol göreceksiniz.Dilerseniz bu patikadan gidip fındık bahçelerinin arasından başlangıç noktasına dönersiniz. Yürüyüşten sonra restoranlardan birinde alabalık, tereyağında mantar ve güveçte peynir yemenizi tavsiye ederiz.



Çiğdem Yaylası

Nasıl gidilir :
Akyazı çıkışından TEM'den ayrılın. Akyazı istikametine devam edin. Akyazı'ya girmeden Dokurcun'a kadar gidin. Dokurcun'un içine girer girmez ( köprüyü geçmeden ) karşınızda dar bir sokak göreceksiniz. Buradan girin, 200-300 m sonra sola yukarı dönen yoldan devam edin. Bir süre sonra köyün içinden geceksiniz. ( köyde muhakkak yolu sorun ) Köy çıkışında tahta köprüyü geçin ve bundan sonraki yol ayrımlarında sağı tercih edin. Ancak yolun T şeklinde kesildiği ayrımda sola yukarı çıkandan devam edin.

Çiğdem büyük sayılabilecek bir yayladır. Çiğdemlerin açtığı zaman giderseniz, yaylanın adının nereden geldiğini anlayacaksınız. Yayla evleri, küçük ve hafif eğimli tepeleri ile oldukça hoş bir manzarası vardır. Çiğdem hakkında çok anlatacak bir şeyimiz yok ama muhakkak görmeniz gereken bir yayla. 



Dalanbaz

Nasıl gidilir : Akyazı çıkışından TEM'den ayrılın. Akyazı istikametine devam edin. Akyazı'ya girmeden Dokurcun'a kadar gidin. Dokurcun'un içine girdikten sonra köprüyü geçin. 50 m kadar sonra sağdaki ilk sokaktan sapın. Bu noktada kilometreyi sıfırlayın. Bundan sonra önünüze çıkan yol ayrımlarından hep sola ve yukarı doğru ilerleyin. 15 km sonra solunuzda yayla evlerini göreceksiniz.

Sülüklü gölün tepelerinde yer alan üç yayladan biridir ve oldukça büyüktür. Yayla evlerini geçer geçmez, toprak yoldan ayrılıp sola sapın, evlerin önündeki çimenlikten düz devam edin. Çimenlik bittiğinde aşağınızda Sülüklü Göl'ü göreceksiniz. Dalanbaz 1,400 m yi geçen irtifasıyla en yüksek yaylalardan biridir.

Sülüklü Gölü karşınıza aldığınızda sağ taraftaki tepelerin arkasına doğru (pusulada 200 dereceye) 1,5 saat kadar yürüdüğünüzde (4-5 tepe aşmanız gerekiyor) aşağınızda Çubuk gölünü göreceksiniz. Bu noktada manzara harika. Not: Dalanbaz'ın yüksek bir yayla olduğunu ve bu yürüyüşü açık arazide yapacağınız için sis tehlikesini dikkate almanız gerektiğini hatırlatalım.


Doğançay

Nasıl gidilir :
TEM'den Bilecik çıkışından ayrılın. Bilecik istikametine doğru devam edin. 11 km sonra solda Doğançay girişini göreceksiniz. (Tabela yolun sağında yer alıyor, pek dikkat çekmeyen bir tabela). Ana yoldan ayrıldıktan sonra tren yolunu geçer geçmez PTT binasından sola sapın. Köprüyü geçtikten sonraki ilk sağa sapın. Bu yol sizi dereye kadar götürecektir. Şelale için muhakkak yerli halka yolu sorun.

Doğançay'da hem dereiçi yürüyüş hemde şelale gezisini bir arada sunar. Üç kademeli şelalesi oldukça etkileyicidir. Şelaleye kadar olan yolunuzda sık orman dokusu oldukça hoşunuza gidecektir. Söylenebilecek çok şey yok. Muhakkak görülmesi gereken oldukça etkiliyeci bir yer. 



Efteni

Nasıl gidilir :
İstanbul tarafından gidenler; Hendek çıkışından TEM'den ayrılın. Ankara tarafından gelenler için; Düzce çıkışından TEM'den ayrılın. Gölyaka'ya ulaşın. Gölyaka'nın içinde "Güzeldere Şelalesi" tabelalarını takip edin. Güzeldere Şelalesine 10 km kaldığını gösteren tabelayı görünce, Güzeldere'ye sapmayıp düz devam edin. Kısa bir süre sonra solunuzda göl görünecek.

Efteni'ye gölden ziyade bataklık demek daha doğru olur. Gölün içinde kalmış ağaçlar ve çeşit çeşit su çiçekleri çok güzel bir manzara oluşturuyor.

Gölün bazı yerlerinde ortalara kadar yürüyebilmenizi sağlayan patikalar var. Bizim gitiğimiz mevsimde (yaz başı), ağaçlardan dökülen polenler yer yer gölün üstünü bembeyaz kaplamıştı.

Efteni Gölü Güzeldere Şelalesi'ne oldukça yakın. İkisini de aynı günde gezebilirsiniz. Üstelik Güzeldere yoluna tırmanmaya başladıktan bir süre sonra, yukarıdan göl manzarası seyredebilirsiniz. 



Erikli

Nasıl gidilir :
Yalova'ya ve oradan Çınarcık'a ulaşıyorsunuz. Çınarcık'ın içinde Teşvikiye Köyü'nün yolunu sorun. Köye girdikten sonra köprüden geçip dereyi solunuza alın. Bundan sonra aracınızı bırakıp yürüyebilirsiniz. Eğer yayan devam ederseniz orman içindeki katır yolundan 1 - 1.5 saat kadar tırmanmanız gerekiyor. Orman içi yolun tarifi de şöyle : Köyden çıktıktan sonra (dere solunuzda kalacak) bir süre devam edin. Yol yokuş yukarı tırmanmaya başladığı noktada sola aşağı dar bir iniş göreceksiniz. Buradan indikten sonra dereyi geçin. Karşınızdaki yokuşun soluna doğru dar bir patika göreceksiniz buradan devam edin.

Erikli'ye tam olarak, yayla demek zor. Hem alçak irtifası hem de etrafını çevreleyen tepelerle diğer yaylalardan daha farklı bir görüntü sunmakta. Sakın güzel biryer olmadığını sanmayın. Sadece diğer yaylalarda hissetiğiniz ferahlığı burada hissetmeyebilirsiniz. Yaylaya çıktıktan sonra sola giderseniz dereye varacaksınız. Dere içinden sola doğru giderseniz bir şelalenin üst noktasına varırsınız. Buradan aşağıya inmek biraz tehlikelidir, denemenizi tavsiye etmeyiz.

Yaylaya çıktıktan sonra sağa doğru gidin. İki kere dere geçeceksiniz. Rastladığınız üçüncü derenin içinden sağa doğru yürümeye devam edin. Yarım saat kadar sonra büyük bir şelaleye varacaksınız. Eğer yeterli su varsa görebileceğiniz en güzel şelalelerden birisi olacaktır. 




Göynük

Nasıl gidilir :
Bilecik çıkışından TEM'den ayrılın. Geyve Taraklı tabelalarını takip edin. Taraklı'yı geçtikten 23 km sonra Göynük'e varacaksınız.

Göynük hem tarihi hem de doğal güzellikleri bir arada barındırır.

Sakarya Nehri'nin kollarından Göynüksuyu vadisinde 720 m. irtifada kurulmuştur. Eski İstanbul - Ankara yolu Göynük'ten geçer. Halkın temel geçim kaynakları, tahıl tarımı, meyvecilik, hayvancılık ve el sanatlarıdır.

Göynük'ün tarihi sokakları dışında görmeye değer yerler; Fatih Sultan Mehmet'in Hocası Akşemseddin'in Türbesi, Gazi Süleyman Paşa Camisi ve Hamamı.

Akşemseddin'in Türbesi Gazi Süleyman Paşa Camisi'nin hemen yanındadır. Kefeki taşından yapılmış kasnaksız bir kubbe ile örtülü ve altıgen planlıdır. Kapısının üstünde sivri kemerli bir alınlık vardır.

Gazi Süleyman Paşa Hamamı caminin 100 m. kadar batısında yer alır. Sultan Orhan'ın oğlu Süleyman Paşa tarafından yaptırılmıştır. Dış duvarları kesmetaş, kubbesi moloz taşından yapılmıştır.

Diğer görülmesi gereken bir yer de eski saat kulesidir. Kulenin yanına çıkarsanız Göynüğü yukarıdan seyredebilirsiniz.

Ayrıca nehrin kenarında bulunan yerel restoranlardan birinde (aslında sadece iki tane var) oldukça lezzetli yemekler yiyebilirsiniz. Menü pek zengin olmamakla beraber lezzeti oldukça iyi.


Güzeldere

Nasıl gidilir :
İstanbul tarafından gidenler; Hendek çıkışından TEM'den ayrılın. Ankara tarafından gelenler için; Düzce çıkışından TEM'den ayrılın. Gölyaka'ya ulaşın. Gölyaka'nın içinde "Güzeldere" tabelalarını takip edin.

Türkiye'nin en yüksek şelalesi Güzeldere Şelalesidir. Kademeli olarak akan şelalenin yüksekliği 120 metreyi geçiyor. Dar bir vadide yer alması ve yoğun orman dokusuyla çevrelenmiş olması, şelaleyi tam olarak görmenizi engelliyor. Özellikle yakına geldiğinizde şelalenin tamamını göremiyorsunuz.

Şelalenin üst noktası, denizden 600 mt yükseklikte. Yaz mevsiminde suyun debisi çok yüksek değil. Ancak Bahar ortasında karlar erimeye başladıktan sonra giderseniz oldukça yüksek bir debiyle karşılaşırsınız.
Şelalenin bulunduğu yere girmek ücretli. Biletle beraber size bir adet büyük çöp poşeti veriyorlar ve görevli çevreyi temiz tutmanız için ricada bulunuyor. Bu uygulama çevrenin temiz tutulmasını tamamen sağlamasa da insanların biraz daha dikkatli davranmasını sağlıyor. Çevrede birçok piknikçi olmasına rağmen ortalıkta hiç çöp görmememiz bunun bir ispatı olsa gerek.



Kartalkaya

Nasıl gidilir :
Bolu'nun içinden Kartalkaya tabelalarını takip edin.
Burada sizlere kayak merkezi olarak adı duyulan Kartalkaya'yı anlatmayacağız. Kartalkaya yolu üzerinde henüz adını bilemediğmiz bir yayladan bahsedeceğiz. Kışın karlar altında olduğu için pek dikkat çekmeyen bu yayla görebileceğiniz en büyük yayladır. Son zamanlarda beton yayla evlerinin çoğalması bile güzelliğini bozamıyor. Gerçek bir yayla görmek istiyenlerin buraya gitmesini tavsiye ediyoruz. 



Kazkıran

Nasıl gidilir : Aslında burada anlatacağımız Göynük, Mudurnu ve Abant'ı da kapsayan yaklaşık 600 km süren, büyükçe bir tur. Gününüzün büyük bir kısmını arabada geçireceğinizi bilmenizde fayda var. TEM'den Bilecik çıkışından ayrılın. Geyve'yi geçip Taraklıya yaklaştığınızda Kazkıran geçidi karşınıza çıkar.

Kazkıran Geçidi, Geyve, Taraklı arasında yer alır. Bu gezinin, diğer kategorisi altında yer almasının sebebi bir gün içinde hem beşeri hemde doğa gezilerini yapabilmenizdir. Bu tur, Geyve, Taraklı, Göynük, Mudurnu, Abant veya tam tersi bir yol izlenerek Abant, Mudurnu, Göynük, Taraklı, Geyve yolu izlenerek de tamamlanabilir. Bizim tavsiyemiz, Geyve tarafından tura başlamanız ve Abant'ı sona bırakmanız. Çünkü Abant, tek başına bir gezi oluşturmakta ve eğer burada oyalanırsanız turu tamamlamaya vaktiniz kalmayabilir.

Birinci durağımız:
Geyve'yi geçer geçmez, yol sağınızdaki tepelere tırmanmaya başlıyor. Tepelerin arkasına geçip tırmanış bittiğinde solunuzda nefis bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Bu noktada müsait bir yerde arabanızı kenara çekip termosunuzla getirdiğiniz çayı yudumlayın.

İkinci durak:
Yol boyunca bu güzel manzaralar size eşlik edecek. Bir süre sonra yine solunuzda büyük ve geniş bir tepe / dağ göreceksiniz. Öyle bir tepeki, içinde köy, orman, kayalık, ve yayla manzarasını bir arada bulunduruyor. İşte burası Kazkıran Geçidi'dir.

Üçüncü durak:
Göynük. Tarihi açıdan oldukça önemli bir yerdir. Fatih Sultan Mehmet'in Hocası Akşemsettin'in Türbesi Göynüktedir. Türbeyi, Yanındaki camiyi ve tarihi hamamı görmeden buradan ayrılmayın. Ayrıca nehrin kenarında bulunan yerel restoranlardan birinde (aslında sadece iki tane var) oldukça lezzetli yemekler yiyebilirsiniz. Menü pek zengin olmamakla beraber lezzeti oldukça iyi. Vaktinizin oduğunu düşünüyorsanız Göynük Kalesine de uğrayabilirsiniz.

Dördüncü durak:
Göynük'ü geçtikten kısa süre sonra solda Çubuk Gölü tabelasını göreceksiniz. Ancak Çubuk Gölü'ne bu gezide uğramayıp başka bir gün ayırmanızı öneririz. Detayları Çubuk Gölü sayfamızda okuyabilirsiniz.

Beşinci durak:
Bir süre daha gittikten sonra sağda Sünnet Gölü tabelasını göreceksiniz. Buraya da başka bir gün ayırmanızı öneriyoruz. Detayları Sünnet Gölü başlığında okuyabilirsiniz.

Altıncı durak:
Mudurnu. Adını tavukçuluka duyuran bu güzel kasabamız, sizi tarihi zenginlikleri ile bekliyor. Anacaddeye girdikten sonra müsait gördüğünüz bir yerde arabanızı bırakıp sağa aşağı doğru herhangi bir sokaktan içeri dalın. Safranbolu kadar iyi korunmamış olmakla beraber oldukça eski ve güzel ahşap evler ile karşılaşacaksınız. Kasabanın içinden akan küçük dere boyunca biraz yürüyün, yerli halka sohbet edin. Dere kenarındaki türbeyi ve özellikle camiyi gezin. Daha sonra ana caddenin karşı tarafına geçip dar sokaklardan oluşan çarşıda dolaşın. Burada ünü Avrupaya kadar uzanmış bir bakır ve pirinç ustasının dükkanı var. Dükkanının vitrininde minare alemlerini göreceksiniz. Kendisiyle biraz sohbet edin. Mudurnu'da oldukça keyifli saatler geçireceksiniz.

Son durak :
Abant. Mudurnu'dan ayrıldıktan sonra Abant tabelalarını izleyin. Bir süre sonra dik ve virajlı bir yoldan çıkmaya başlayacaksınız. Bu yolda fırsat bulduğunuz noktalarda durup arkanıza bakın. Özellikle yolun sonuna doğru "keskin viraj" tabelasının yanındaki boşluğa arabanızı çekip ova manzarasına karşı keyifli birkaç dakika geçirin. Yol inişe geçtikten sonra iyice yavaşlayın. Bu sadece yol dar olduğu için değil, birkaç viraj sonra sağınızda Abant Gölü'nün sesizce sizi karşılayacağı içindir. Daha önce defalarca abant'a gelmiş olabilirsiniz ama bu noktadan göreceğiniz Abant manzarasını unutamıyacaksınız. Bundan sonraki gezilerinizde tekrar tekrar bu noktaya gelmek isteyeceksiniz. Bundan sonrasını Abant sayfamızda okuyuyabilirsiniz. 



Kefken

Nasıl gidilir :
Kandıra Çıkışı'ndan TEM'den ayrılın. Kandıra'yı geçin. Yaklaşık 20 km sonra Kefken'e varacaksınız.

Kefken, Kocaeli'nin kuzeyinde, Karadeniz kıyısında yer almakta. Küçük bir kasaba. Deniz kıyısı yazlık evlerin istilasına uğramış. Ancak yine de sahil şeridi güzelliğini korumakta. Kefken'in, (pek de uzun olmayan) kumsalında yürümek oldukça keyifli olabiliyor. Bunun dışında yaz aylarında denize girebilirsiniz. Kefken'in kayalıklardan oluşan koyları su altı dünyasını sevenler için oldukça cazip.

Kumsalın batı ucunda değişik şekilli kayalar ve denize uzanan küçük yarıklar var. Bunları görmeden Kefken'den ayrılmayın.

Pazar günü giderseniz, Kefken Pazarı'nı dolaşabilirsiniz. Burada, büyük şehirlerde görmeye alışmadığımız bazı sebzeler satılmakta. Bazılarını alıp denemenizi tavsiye ederiz. Çok lezzetli. Liman kenarında küçük bir balık restoranı var. Balıkları çok taze ve lezzetli.

(Cloud'un notu: Kefken'e yazın gidiyorsanız yanınıza mayonuzu almayı unutmayın derim, bu arada yüzme bilmiyorsanız ya da kendinize fazla güvenmiyorsanız da denizin güzelliğine kapılıp fazla açılmayın Karadeniz bu, Kefken bölgenin en düzgün yüzülebilecek yeri olmasına rağmen dikkatli olmakta fayda var.)


Madenderesi

Nasıl gidilir : TEM'den Adapazarı çıkışından ayrılın. Kuzeye Karasu istikametine devam edin. Karasu'ya vardığınızda yolu sormanız gerekiyor.

Madenderesi'nde dilerseniz dereiçi yürüyüş yapabilrisiniz veya kanyonun sol üstünden giden dar patikadan şelaleye kadar gidebilirsiniz. Bu patika zaman zaman daralıyor, bazen tünellerden geçmeniz gerekiyor. Patikanın aşağısının da uçurum olduğunu hatırlatalım. Bütün bunlara rağmen en güzel yürüyüşlerinizden birini yapmış olacaksınız. 



Mudurnu

Nasıl gidilir : Bilecik çıkışından TEM'den ayrılın. Geyve Taraklı tabelalarını takip edin. Taraklı'yı geçtikten 23 km sonra Göynük'e varacaksınız.
Diğer bir seçenek: Abant Gölü'nden Mudurnu'ya gitmek mümkün.

Mudurnu'nun tarihi günümüzden 4,000 yıl öncesine kadar uzanır. İpek Yolu gibi önemli tarihi yollar Mudurnu'dan geçmekteydi. Hatta yakın zamana kadar Ankara Yolu Mudurnu'dan geçerdi.
Son yıllarda adını tavukçuluka duyuran bu güzel kasabamız, tarihi zenginlikleri ile sizi bekliyor. Anacaddeye girdikten sonra herhangi bir sokaktan içeri dalın. Safranbolu kadar iyi korunmamış olmakla beraber oldukça eski ve güzel ahşap evler ile karşılaşacaksınız. Kasabanın içinden akan küçük dere boyunca biraz yürüyün, yerli halka sohbet edin.

Gezilecek yerler arasında Yıldırım Bayezit Camisi ve Hamamı, dere kenarında yer alan Kanuni Sultan Süleyman Camisi var. Daha sonra dar sokaklardan oluşan çarşıda dolaşın. Burada ünü Avrupaya kadar uzanmış bir bakır ve pirinç ustasının dükkanı var. Dükkanının vitrininde minare alemlerini göreceksiniz. Kendisiyle biraz sohbet edin. Mudurnu'da oldukça keyifli saatler geçireceksiniz. Fotoğraf makinenizi unutmayın. 


(Cloud'un notu: Mudurnu saat kulesinin oraya çıkın, tepeden Mudurnu manzarası harika.




Öküzovası

Nasıl gidilir :
Akyazı çıkışından TEM'den ayrılın. Akyazı istikametine devam edin. Akyazı'ya girmeden Dokurcun'a kadar gidin. Dokurcun'u geçtikten kısa bir süre sonra sola aşağı inen toprak yola sapın. Aşağıdaki dereyi geçip köyde yolu sorun.

Öküzovası yüksek ve büyük bir yayladır. Baharda oldukça sulak olur. Resimlerde göreceğiniz gibi yer yer küçük göletler oluşur. Yaylanın sonundaki vadiden aşağıya inerek dere içi yürüyüş de yapabilirsiniz. Yüksek bir yayla olduğu için bulutlu havalarda sisle karşılaşabilirsiniz.


Sapanca

Nasıl gidilir :
TEM'den Sapanca çıkışından ayrılın. Otoban çıkışında sağa sapın. Sola saparsanız Maşukiye'ye gidersiniz.

Sapanca, İstanbul'a oldukça yakın ve hoş vakit geçirilecek bir yerdir. Yarım günlüğüne bile rahatça gidip dönebilirisiniz. Göl kenarında birçok tesis bulunmakta. Otoyoldan çıktıktan sonra sola saparsanız Maşukiye'ye gidebilirsiniz. Burada da alabalık restoranları yer almaktadır. Bu restoranların arkasında da Aygır Deresi var. Burada bir dere içi yürüyüş yapabilirsiniz. (Bkz. Aygır Deresi) 


(Cloud'un notu: Göle girip yüzerim diyenler için yine dikkat uyarısı yapalım, gölün bazı yerleri yüzmek için tehlikeli olabilir. Kendinize güvenmiyorsanız yeltenmemek en iyisi.)


Serindere

Nasıl gidilir :
TEM otoyolundan İzmit'e gelince Bursa çıkışından sapın. İzmit'in içinde bir süre ilerledikten sonra Bursa tabelasından sapın. Buradan sonra size iki ayrı yol tarifi vereceğiz. Birincisi : Bursa yoluna girdikten 1-2 km sonra sonra solda Kullar girişini göreceksiniz. Kullar Kasabası'na gelinde yerli halka Serindere'nin yolunu sorun. Bundan sonra varacağınız nokta Tepecik köyüdür. Cami'nin yanından kanyonun girişini görebilirsiniz. Tepecik'den sonra sağa saparsanız dere içine, sola saparsanız kanyonun tepelerine çıkarsınız. İkincisi : Bursa yoluna girdikten sonra Kullara sapmayıp birkaç km daha gidin. Solda Yuvacık girişini göreceksiniz. Yuvacık'a girdikten sonra "Yuvacık Barajı" veya "Thames Water" tabelalarını takip edin. Baraj gölü kıyısında sağınızdaki tepelerde bir çay bahçesi var. Burada muhakkak durup bir çay için. Baraj gölünün etrafını dolaştıktan sonra, yol tepelerin arkasına doğru içerlere girer. Rastladığınız yerleşim yerlerinde Tepecik'in veya Serindere'nin yolunu sorun.

Tepecik'e vardığınızda, karşınızda kanyon girişini göreceksiniz. Dere yürüyüşü için sağa, aşağıya inen yolu seçmeniz gerekiyor. Serindere'de ayaklarınızı suya sokmadan ilerleyemezsiniz. Zaman zaman su dizlerinizin üstüne kadar geliyor. Bir süre sonra dere ikiye ayrılıyor. Sağdaki kolu takip edin. Zorlu bir parkur sizi bekliyor. Yer yer kanyonun genişligi 4-5 m ye kadar düşüyor. Derenin nerede bittiği belli değil. Biz en fazla 3 saat kadar ilerleyebildik. Daha ileri gitmek isterseniz geri dönüş yolu da hesaba katarak erken yola çıkmanız gerekiyor.

Dereiçi yürüyüşün bazı zoruklarından söz etmenin tam sırası. Öncelikle derelerin yatağındaki büyük ve yuvarlak taşlar yürümeyi oldukça zorlaştırır. Ayağınız taşların arasına sıkışarak canınızı yakabilir. Bu yüzden ayağınıza hafif ve gözden çıkardığınız bir spor ayakkabı giyin. Bot bu iş için uygun değildir. Çünkü botunuzun içine dolan su, yürümenizi daha da zorlaştıracaktır.

Serindere veya civarına kışın da gitmenizi tavsiye ederiz. İstanbula yakınlığından dolayı Serindere size ideal bir kısa gezi programı sunar. Eğer karda yürüyüş yapmayı seviyorsanız, Kasım - Mart ayları arasında Serindere ve civarının karlarla kaplı olduğunu görürsünüz. Bunun dışında yer alan ancak yine de kış diyebileceğimiz zamanlarda, yaza oranla çok daha yeşil bir bitki örtüsü göreceksiniz ve herden süzülerek akan minik şelaleler sizi büyüleyecek. 




Sülüklügöl

Nasıl gidilir :
Akyazı çıkışından TEM'den ayrılın. Akyazı istikametine devam edin. Akyazı'ya girmeden Dokurcun'a kadar gidin. Dokurcun'u geçtikten birkaç km sonra sağda küçük bir yerleşim yerinden geçeceksiniz. Burada, sağda Sülüklü Göl tabelasını göreceksiniz.

Sülüklü Göl, etrafı küçük ancak oldukça güzel bir manzaraya sahiptir. Etrafını çevreleyen tepelerde üç ayrı yayla yer alır. Gölün 30 - 40 yıl kadar önce oluştuğu söylenmektedir. Suyun içinde duran çürümüş ağaçlar bu sözü doğrulamaktadır. Kar yağdığı zaman gölün üstü buz tutar. dolayısı ile kışın da oldukça güzel bir manzarası vardır. Gölü sağınızda bırakacak şekilde yürüyün. Gölü geçtikten sonra sola sapıp devam ederseniz, ormanın içinde çok keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz.



Sünnet Gölü

Nasıl gidilir :
TEM'den Bilecik çıkışından ayrılın. Sırasıyla Geyve ve Göynük'ü geçin. 15-20 km kadar sonra Hacıayaz Geçidi'ne gelmeden sağda Sünnet Gölü tabelasını göreceksiniz.

Sünnet Gölü fazla büyük olmayan ve bir baraj gölü havası veren bir göldür. Göl, dik yamaçlarla çevrili olduğu için fazla yürüyüş seçeneği sunmaz.

Sünnet Gölü'ne giderken yol üstünde görmeye değer yerler sırasıyla Kazkıran Geçidi, Göynük ve Çubuk Gölüdür. Eğer vaktiniz kalırsa yola devam edip Mudurnu'ya da uğrayabilirsiniz. 


(Cloud'un notu: Sünnet Gölü'ne Sülüklü Göl'e gider gibi Akyazı - Mudurnu istikametinden de gidebilirsiniz. )



Tirilye 

 
Nasıl gidilir :
Bursa'dan Mudanya'ya, oradan da Tirilye'ye (Zeytinbağı) ulaşabilirsiniz. Diğer bir yol : Yalova yönünden Bursa'ya gelirken Kurşunlu ayrımından sahil yoluna girin. Mudanya'ya ve oradan da Tirilye'ye varacaksınız.

Tirilye adı en çok dünyaca ünlü zeytiniyle tanınıyor. Günümdeki adı Zeytinbağı. Gerçekten hem zeytinin tadı çok farklı. 1924'deki mübadeleden önce çoğunlukla Rumların yaşadığı bir yermiş. Rumlar, Yunanistan'a giderken yanlarında zeytin aşılarını da götürmüşler ancak aynı sonucu elde edememişler.
Yeri gelmişken, Size Zeytinci İsmail Emil'den bahsedelim. Köyün meydanının aşağısında, büyük çınarın hemen karşısında bir dükkana giriyoruz. Kapıda büyükçe bir kantar, raflarda çeşit çeşit zeytinyağları. Duvarda da gazetelerden kesilmiş sayfalar. Birine gözümüz takılıyor. Spor sayfası; Bursaspor Beşiktaş'ı yenmiş, gol sonrası sevinç fotoğrafları. Golü atan "Küçük İsmail". Dükkanın sahibi İsmail Emil, zamanında Bursaspor'da santrafor oynamış. Sonra İsmail Bey ile sohbete dalıyoruz. Bize zeytinlerin hepsinden ikram ediyor. Hangisini alacağımızı şaşırdık. Hepsi birbirinden güzel. Sohbet koyulaştıkça soyadının nereden geldiğini anlatıyor. Amcası İstiklal Savaşı'nda yaralanıp Fransızlara esir düşer. Durumu oldukça kötüdür. Ancak Emilyano adında bir hemşire hayatını kurtarır. Savaştan sonra soyadı kanunu çıkınca bütün aile Emil soyadını alır. İşte İsmail Emil'in soyadının öyküsü.

Tirilye sokaklarında dolaşmak başlıbaşına bir keyif. Her köşenin arkasında bir süpriz sizi bekliyor. Bir bakıyorsuz eski bir ahşap ev, pencereleri çiçeklerle süslenmiş. Bir bakıyorsunuz, nefis deniz manzarası.

1980 yılında sit alanı ilan edilen Tirilye'de birçok eski ev bulunmakta. Bazıları tamamen restore edilmiş. Tirilyede 3 manastır, ve 4 kilise mevcuttur. Bunların bir kısmı harap durumda, bazılarıda ev olarak kullanılmaktadır. Bunlardan Aya Stefanos Kilisesi (9.yy) Osmanlılar döneminde Camiye dönüştürülmüş. Bugün Fatih Camisi ismini taşımakta.

Kemerli Kilise'nin ise çatısı çökmüş durumda. Duvarlarındaki resimler hala durmakta. Taş Mektep diye adlandırılan büyük yapı sağlam ancak bakımsız durumda. Makarios'un bu okuldan mezun olduğuna dair rivayetler var. Bu yapı daha sonra Darüleytan (Yetimler Mektebi), şehit çocukları için okul olarak kullanılmıştır. Tarihi hamam ise bugün kullanılmamaktadır.

Tirilye Marmara Denizi kıyılarında yer alan en güzel yerleşim yerlerinden biri. Görmenizi tavsiye ederiz. 



Alıntıdır: ikiteker.org'dan alınmış ufak defek değişiklikler yapılarak düzenlenmiştir.

Yukarıdaki yerlerin bir kısmını içine alan bendenizin gerçekleştirdiği bir gezi de şu linkte:
http://mymotorcycleexperience.blogspot.com/2009/08/bugun-benim-dogum-gunum-hediyem-yol.html






Bu yazıdaki resim internet ortamından alınmıştır... 




Önceki yazı: Kaza Şiiri