Motosiklet eğitimi üzerine bir kaç söz

30 Mart 2016 Çarşamba

Hintli 150 likleri kısaca ve kendimce inceledim. Bajaj Pulsar NS150 ve Hero Tsport 150

   Bugün (29 Mart 2016 Çarşamba) Hintlilerin iki farklı markasının 150cc motorlarını nihayet test ettim(Daha doğrusu kendi çapımda denedim diyeyim). Bajaj Pulsar NS150 ve Hero ThrillerSport150.

   Şu ara daha önce yazdığım gibi hem işe gidip gelmek, hem evin civarında bireysel ulaşım ve küçük tefek işleri halletmek için acilen 250cc altı bir motosiklete ihtiyaç duyuyordum. Zaten daha yükseğine de bütçem elvermiyor, öyle bir motoru alsam işletim masrafını karşılamam güçleşecek. Bu sebeple 150 cc'lerde odaklanmış durumdayım. Eski motorum cbf 150 de dahil yeniden bakınıyordum. O arada Bajaj'ın Pulsar NS200'den sonra NS150'yi getirdiğini gördüm. Hero'nun Türkiye'ye girdiğini farkettim ve bu yıl pek çok yeni model getirmişler v.s... İnternetten, bayilerden incelemeye çalışarak en sonunda Bajaj Pulsar NS150 ve Hero Tsport150'yi yakından görmek ve denemek istedim.

   Dün bir bayiide gidip yakından gördüğüm Bajaj'ın tasarımı, genel görünümü ve işçilik kalitesi çok hoşuma gitmişti açıkçası. Ama üstüne binip sürmeden de motorla ilgili tereddütlerim geçmeyecekti.
Sürmeden edemezdim artık, çünkü aleti yakından görünce, benim için bir anda en alınası motor haline geliverdi.

   Ama bir süredir yakından görmeyi beklediğim ve resmi sitesinde fotolarını beğendiğim Hero Tsport'u da meraktaydım. Hero için Servisler Ve Satış Sonrası Hizmetler Müdürü Serhat bey'le kısa bir süredir mailleşiyorduk, Kendisi test motorları geldiğinde haber vereceğini söylemişti.(Bu arada Serhat bey'in müşteri odaklı ve adeta bir arkadaşınızmışçasına her mailime geri dönüş yapması takdire şayan bir yaklaşımdır, belirtmeden geçmek istemem.) Ve iki gün önce mail attı sağ olsun ve ben bugün müsait olduğumu söyledim. Sabahtan kendimi ayarladım ama Hero'ya öğlene doğru gidebildim, gittiğimde test motorlarının plakalarının henüz gelmediğini öğrendim ve öğleden sonra test etmek üzere geriye dönmek yerine hem öğle yemeği yerim hem de Bajaj'ın Kadıköy bayisine uğrarım, belki test motoru da vardır diyerek Kadıköy'ün yolunu tuttum. İyi ki gitmişim, Kadıköy'de olmasa da başka bir bayii de Hero'dan önce Bajaj'ı test imkanı buldum.
Anlatayım.

   Kadıköy Baymoto'da sadece RS200 için test motoru olduğunu NS150 için henüz test motorlarının açılmadığını öğrendim ama yetkili kişi sağ olsun telefonla arayıp Kağıthane bayiinde bir NS150 olduğunu söyledi. Karşıya geçecektim, hemen saate baktım vakit vardı, bir öğle yemeği yiyip arabaya yeniden atlayıp yola çıktım. (Motosiklet testine otomobille giden adam olarak biraz kendimden utanmadım mı, utandım, ama motorum yok, zaten amaç motor almak, motorum olsa al otomobil senin olsun, meraklısı değilim  :) )

   Bayiinin kendi motoruydu test edeceğim Pulsar.  2300 km civarında yol yapılmıştı, arkasında topcase'i filan da takılı. Açıkçası bayii süre vermedi istediğin gibi dolaş dedi ama bölgede trafik yoğundu ve sadece 3. vites'e kadar çıkma imkanım oldu. Buna rağmen istediğimi elde ettim sayılır.

 Bajaj Pulsar NS150 İzlenimlerim:


   Yukarıda yazdığım gibi motorun genel görünümü büyük bir naked izlenimi veriyor, zaten NS kısaltması da Naked Sport demek. Ben siyahının görüntüsünü çok beğendiğimi itiraf edeyim.
Ve bu arada kişisel görüşüm (Ki görüştüğüm iki bayii de benzer şeyler söyledi) Bajaj Pulsarlar bence naked motorlarla kıyaslanmalılar, belki abartı gelebilir okuyucuya ama KTM Duke tarzı aletlerle mesela. Çünkü Pulsarı commuterlerle kıyaslamak bence elma ile armutu kıyaslamak gibi bir şey. Bajaj'ın commuter modelleri de var, bahsi geçen modellerle asıl kıyaslanması gerekenler onlardır kanaatimce ve Bajaj commuterlerinin de teknik verileri epeyce üstün görünüyor, ben tiplerini de yakından görünce iyi buldum. (Bilhassa Discover modellerini, üstelik japon cummuterlerinden de uygun fiyata satılmaktalar)
Motosikletin tasarımından teknik verilerine, sürüşteki agresifliğine kadar PulsarNS150 (ki 200 de öyle) hakikaten sport bir alet izlenimi veriyor. Biraz süpermoto, biraz naked sayılabilir.




   Üstüne binip gaz açarken epeyce bir zamandır motora binmemiş olmanın ve motorun selesine oturduğunuzda size sanki daha büyük bir motora binmişsiniz hissi vermesinin etkisiyle, küçük bir tedirginlik yaşamadım dersem yalan olur, zira Pulsar öyle bir motor, yani ilk motoru olacak birisi için bir commutere göre daha ürkünç gelebilir :) . (Mesela Tport'ta öyle hissetmedim, YBR ya da cbf selesine biner gibiydim, onu da anlatacam aşağıda) Bundan sebep bu motorun CBF,YBR,TVS gibi commuter modellerle kıyaslanması bence doğru değil. zaten cüsse yerden yükseksik ve sele yüksekliği olarak da daha büyük sanırım.

   Motorun ağırlık merkezi oldukça iyi konumlandırılmış, zaten sitesinde de belirtiliyor ve bunu sürerken de hissettiryor, oldukça dengeli, çok düşük hızlarda bile ayağınızı yere koymadan devam edebiliyorsunuz. Ben buna benzer bir şeyi daha önce Hyosung GV250 Aquila da yaşamıştım.

   Hemen benim de bu motoru alıp almamam için en önemli kriter olan konuyu yazayım, titreşim.
Şimdi, benim için bu aletteki en önemli soru işareti titreşimdi ve nette çok abartılı titreşim yorumları vardı. (Muhtemelen abisi NS200'den kaynaklı yorumlar, ki benim konuştuğum kullanıcılar 200 için gidonda titreşim var demişti bana) Hemen yazayım, selede, aynalarda, gidonda titreşim yok demek hata olmaz, belki devrin yüksekliğine göre çok az gidonda hissedilebilir ben pek rahatsız edici bir şey hissetmedim. Bilhassa motorun selesi çok rahat ve titreşim hissettirmiyor, zaten altında monoshock gazlı helezon tek amortisör var. Benim hissettiğim titreşim dizleri depoya yapıştırdığımda ve sağ ayak peginde oldu, ama net söylüyorum bu öyle asla binilmez denilebilecek bir titreşim değil, sürüş esnasında unutulacak cinsten hafif bir titreşim, dizleriniz depoya yapışık değilse hissetmiyorsunuz. Motorda azami devir limiti için üstünde RPM LIMIT yazan bir lamba var ve 9500 devirler civarında yanıyor ben akıcı trafikli caddede sürüş esnasında yaktıramadım, sadece ışıkta beklerken bilhassa gaz açıp bir kez yaktırıp titreşime baktım. (Hatta bayii de Abi bu caddede yaktıramazsın ama arada özellikle gaz ver ve yaktırmaya çalış ki titreşimin miktarını öyle anla dedi) Evet kırmızı çizgiye kadar bağırtırsanız titreşim artıyor (Fakat o durumda da yine aynalarda ve selede bir şey yok, yine depoda ve peglerde var kıpraşma o tepe devirde. Ama dedim ya benim gibi şehir içinde ve sakin kullanan bir adamın o devirleri sıkça görme ihtimali yok gibi, niye derseniz motor neredeyse yarım gazda bile sıkı gidiyor, yani ben tam gaz yapamadan fren yapmak zorunda kaldım hep gezdiğim caddelerde ve o yarım gaz açmalarda bile alet öyle bir gidiş sergiliyor ki, hiç bir commuterde böyle bir ataklık ve gidiş görmedim ben, bu açık bir naked ve spor tarzı. "Gazlarsan giderim aga" diyor alet size adeta. Ki her gaz açışınızda o zevki tattırıyor. Bilhassa bunu seven türde kullanıcıyı tatmin edecek bir yapısı var. Şehir içinde acil kaçışlar için iyi bir serilik sergiliyor benim gözlemim.

   Velhasılı kelam, benim için Bajaj Pulsar NS150'nin lokal olan titreşimi, oldukça az ve bu umursanmadan binilebilecek bir titreşimdir. (Dediğim gibi bunu 3. vitese kadar ve maksimum 7500 8000 devirlere çıkarak sürüşte söylüyorum, ki 4. 5. viteste motor daha da rahatlayıp titreşim yoka yakın hale gelebilir, motorun sahibi bayii de aynısını söyledi test dönüşünde, üst viteslere çıksaydın titreşim kalmadığını görürdün dedi, bilemem tabii)
   Titreşim konusunda son cümlem şu olsun, "bu motor titreşim yüzünden alınmayacak bir motor değil" kesinlikle, tolere edilebilir makul bir titreşim bu, kimilerinin vızıltı tabir ettiği gibi. (Birazdan Hero Tsport'u anlatırken gerçek titreşimin ne olduğunu da anlatacağım zaten. :)

   Frenaja gelelim, bir kaç kez yol boşalınca gazı açıp ani fren yaptım, motor durmam demiyor. Ama yine de agresif bir motor, ıslak zeminde neler olur, tozlu, topraklı, mıcırlı zeminde ne yapar bilemem.
Motorun bence kötü denilebilecek yanı, aynalar. Çok küçük ve kenarlara doğru görüntüyü bozan deforme eden aynalar kullanılmış (ilginçtir Hero'da da aynalar aynı dertten muzdarip), aynaların şekli şemali motorun tasarımına uygun belki ama benim gibi azmadan efendi sürecek adamlar için yolu görmek önemli hale geleceği için belki (şayet uyarsa) YBR125'in başarılı aynaları adapte edilebilir.(Ki o aynaların başarısından olmalı, 1200Süper Tenere de bile fabrika çıkışı aynısıdır.) Ben alırsam yapacağım tek değişiklik bu olur sanırım.

   Motorun sıfır halinde koruma demiri ve yan ayaklık takılı geliyormuş. Ayrıca yan ayak müşürü de var, yani vitesteyken yan  ayak kapanmadan motor çalışmıyor ya da yan ayak açılınca stop ediyor.
Gösterge tablosu gayet düzgün, sürerken analog olan devir saatinde en ufak bir kıpraşma yok. Ki sürdüğüm motor 2300 küsur km'lerdeydi.




   Motorun vites geçişleri gayet rahat geldi bana, öyle çok kemikli değildi. Belki benim yeni biniyor oluşumdandı bilemiyorum ama bir iki kez boşu buldurmakta zorlandım. Ama genel olarak iyi çalışan bir vites kutusu gibi.

   Açıkçası 15 - 20 dakika kadar kullanabildim ve öyle çok detaylı inceleyemedim ama benim önyargıyla ve tamamen ona odaklı gittiğim tek şey titreşimdi ve düşündüğüm gibi ya da yazılıp çizildiği gibi kötü çıkmadı motor bu konuda. Dediğim gibi titreşim sıfır değil, ki tek silindir motorda bu zaten mümkün değil ama insanı deli edecek, motor sattıracak ya da almaktan vazgeçirtecek bir kıpraşma yok alette. Tabii kimisi benim az hissettiğim titreşimi çok fazla da bulabilir, kimisi ise sen buna titreşim mi diyorsun diyebilir, biraz da kişiye bağlı bir durum. Ama ben bunu kafaya takarak gitmeme rağmen üzecek bir durum görmedim bu konuda PulsarNS150'de. Zaten motorun gidişini görünce böyle gidecekse eyvallah dedirtiyor insana gerçekten, kullanıcıların bazıları boşuna demiyormuş diyorsun. MT sitesinde bir yorumcu KTM Duke 390 için, "Acaip titreşim var, ama motor öyle bir gidiyor ki, varsın titresin diyorsun" nevinden bir cümle yazmıştı geçenlerde. Ben bunu öyle çok acaip titrememesine rağmen Pulsar için de söyleyebilirim rahatlıkla. 150cc bir aletten her anlamda daha fazlasını isteyenlerin uğrayacağı durak Pulsar olabilir rahatlıkla.

   Bu arada olumsuzluk anlamında belirtilebilir mi bilmem ama, benim gibi cbf tarzı motorlardan gelen kullanıcılar için Pulsar'ın sürüş pozisyonu çok daha spor, gidon daha aşağıda ve bi miktar eğik oturuş pozisyonundasınız ve depoyu dizlerinizle iyi kavramayıp direkt kollara yaslanırsanız bu yorucu olabilir bir süre sonra, ama benim kullandığım Pulsar'da bayii gidon yükseltme aparatı takmıştı ve oturuş pozisyonu bir enduro ya da commuter rahatlığında olmasa da, çok rahatsız etmedi beni. Bir de aynı pozisyon sebebiyle ayak peglerinde de ayaklarınız daha yere ucu bakar şekilde ve geride duruyor, yine commuter, enduro ya da cruiser tarzı motorlardan sonra binenlere arka fren pedalı, vites pedalı biraz aşağıda gelebilir. Dediğim gibi bu daha ziyade spor bir motosiklet, naked/süpermotor tadında bir şey.

   Bu arada bayii kendi de kullanıcısı olduğu için motorun yakıt ekonomisinin de oldukça iyi olduğunu söyledi, onu da belirtmeden bitirmeyeyim.
Pulsar'ın bakım aralıkları ise 5000km'de bir imiş.

Motorun teknik verilerini bilhassa belirtmedim Bajaj'ın kendi sitesinde detaylıca mevcut.
Link şu: http://www.bajaj.com.tr/turkce/


(Full aksesuarlı Pulsar 150NS, yavru transalp olmuş sanki)

Motorun şu anki Liste satış fiyatı 6.160 tl plaka ruhsat hariç. Nakitte bir miktar daha indirim yapılıyor bu arada. Bazı bayiiler kimi aksesuarları hediye de edebilir, niyetliyseniz şansınızı deneyin derim.

Son söz:
Bana göre Bajaj Pulsar NS150 alınabilecek bir motosiklet, şayet uzun vadede kronik bir sorunu v.s. de çıkmazsa forumlarda denildiği gibi fiyat performans açısından alınabilecek tatlı bir motor. Hint Malı önyargısı olanlar için ise şunu diyebilirim, gidip motoru bayiilerinde yakından inceleyin, selesine oturun, sesini dinleyin ve mümkünü varsa test edin. Çin mallarıyla ya da commuter tarzı Japonlarla filan kıyaslayanlar doğru kıyas yapmamaktalar zannımca. Ve birazda bu iş zevk işi, şayet siz de benim gibi kuryelik, pidecilik ya da ilaç taşımacılığı tarzı işler için değil de, hem motosiklet zevkinizi daha ekonomik yoldan tatmin, hem trafik çilesine bireysel çözüm, hem de küçük çaplı gezme tozma için motor almayı düşünenlerdenseniz, bu bence tam öyle bir motor.

NOT: Bajaj'ın bazı fotoğrafları internet ortamından alıntıdır,  foto sahiplerinin affına sığınarak kullanıyorum.





Gelelim Hero Tsport 150'ye:



   Bu motorla ilgili ilk izlenimim, yani ilk görüp, selesine oturduğumda bana hissettirdiği şey, tipik commuter tarzı idi, eski bir tanıdıkla ya da ona çok benzeyen biriyle karşılaşmak gibi bir hissiyat bu sanki. Evet spor görüntülü filan ama hani TVS Apache benzeri desem sanırım yanlış olmaz, hatta sport commuter denilebilir belki de. Ve bilhassa Pulsar'dan sonra verdiği hissiyat, küçük ve daha hakim olunabilir bir motora bindiğiniz hissiyatı. Genel görünüm ve işçilik kalitesi Pulsar kadar olmasa da iyi duruyordu. Gidon altından bazı ince kablolar v.s'ler göze batıyor bunu itiraf edeyim, ama yeni başlayacak birini tatmin edebilecek bir görünümü var aletin, hadi hakkaniyetli davranayım "bence" cbf, ybr ve türevi motorlardan daha iyi bir tipe sahip. Amaa neye sahip değil? Yine en önemli ve merak edilen konu: Titreşim. Net olarak söylüyorum, Bajaj PulsarNS150'den sonra binince, bu alette çok açık göze batan bir titreşim var maalesef. Boşta beklerken bile ara ara aynalar kıpraşıyor, gidon, benzin deposu ve gaz verdikçe sele altında da diğerlerine göre daha az da olsa titreşim var. Ve bana göre bu uzun vadede Bajaj'daki gibi kafaya takılmayacak umursanmayacak bir titreşim değil açık söyliyim. Bu sebeple ciddi ciddi umutla gittiğim Tsport bu yönüyle beni hayal kırıklığına uğrattı.



   Motoru yine ana bayii civarındaki caddelerde ve boş bir ara sokakta sürdüm. Bilhassa o boş sokakta üç beş kez gittim geldim 4. vitese ve dip gaza kadar zorladım, genel olarak seri ve basınca gidecek gibi duran bir motor izlenimi veriyor, arkada da disk fren var bu sınıf için önemli bir artı sayılabilir. Ani frenaj motoru ilk test eden kişi olarak beni çok tedirgin etmedi ki daha plakası az önce takılmış sıfır bir alet olmasına rağmen. Ve gaz açtıkça alet titriyor, kıpraşıyor, ama ilginçtir gaz açtıkça o titreşim sanki dururkenkinden daha az rahatsız ediyor gibi, ha yine de var mı, var. Motorun sesi güzel, biraz ybr125'in o pata pata sesine benzettim, gaz verdikçe hoş bir ses duyuyorsunuz ve ah bir de bu kadar titremeseydin be kardeş dedirtiyor o tatlı ses ve gidiş insana. Hani forumlarda şöyle titriyor böyle kıprıyor yorumları var ya işte bu tam o yorumların odağına oturacak bir motor. Muhtemelen TVS Apache ile kıyaslanacaktır bu anlamda. (Şimdi ben de Apaçi'deki titreşimi merak ettim açıkçası.) Şunu söyliyim ama, dururken rölantide zaman zaman ve gaz verince aynalardaki gözlemlediğim titreşim, sürüş esnasında  yok ve arka taraf çok net görülüyor.


   Gidon sıradan bir commutere göre daha aşağıda ve adından mürekkep daha spor bir oturuş pozisyonu var, hatta poponuzu artçı koltuğuna yaslayıp depoyu da dizlerle kavrayınca motor hakimiyeti daha rahat oluyor. Bu pozisyonda ışıklarda kafayı kaldırıp bakmak biraz sıkıcı oluyor yalnız. :) Selenin rahat olduğu söylenebilir. Çok sert değil, belki de bu yüzden selede titreşim pek fazla değil.

   Vites geçişleri de (yeni açılmış sıfır motor olduğunu belirteyim yine) kemikli geldi bana, ancak açıkçası Pulsar'a göre boş vitesi buldurmakta daha rahattım sanki. Kemikli ama rahat çalışan bir vites kutusu denilebilir. Ki geçmişte, önümde giden BMW marka enduro motosikletin çaat, çuut diye duyduğum vites geçişlerini de anımsatmak isterim. Yani bu çok takılınacak bir durum değildi Hero da. Koca koca markalarda da neleri var, bilen bilir.


Motorun teknik verilerini tıpkı Bajaj gibi yine bilhassa belirtmedim, Hero'nun kendi sitesinde detaylıca mevcut.
Link şu: http://www.heromotosiklet.com/




  Motorun şu anki liste satış fiyatı taksitli 5626 tl. Nakitte illa ki yine bir indirim oluyordur. Tahminim Bajaj'dan daha iyi bir indirim olabilir bu. Bu arada Hero genel merkezde bana söylenen bilhassa kurye firmalarının Hunk modeline yoğun talep gösterdiği yönündeydi. Ve şu anda Hunk tükenmiş, yeni parti bekleniyor. Tsport'ta da siyah renk tükenmiş durumda. renk olarak da Tsport da Kırmızı, siyah ve beyaz varmış. Meraklısı için Hunk modeli,  motor ve teknik veriler olarak Tsport'la birebir aynı, sadece kasa farkı var. Daha kurye tipi denilebilir Hunk için.

Bu arada unutmadan ekleyeyim, tüm Hero modelleri için geçerli 5 yıl garanti, 72 saat içinde yedek parça garantisi ve 6000km'de bir bakım aralığı var. Bu küçükcc de gerçekten piyasayı sallayacak bir şey. Yakında sokaklarda, bilhassa ticari kullanımda daha fazla Hero görme olasılığımız yüksek gibi.
Hero'daki garantilerin kapsamı, süresi bakım aralıkları çok olumlu duruyor. 
Yoğun kurye ve sürücü kursu talebi aldıklarını belirttiler dün bana, sanırım bu 5 yıl garanti ve 72 saat içinde yedek parça garantisinin bunda önemli bir etkisi olsa gerek. Tabii daha uzun bakım aralığı da maliyetlerin düşmesi demek ticari kullanımlarda bu da Hero için önemli bir tercih sebebi olabilir, bu durumda da titreşim, tip şu, bu umursanmayabilir hiç şüphe yok ki. Bizler bireysel kullanıcı olarak hep konfor peşindeyiz ama ticari kullanıcı maliyet hesabı içinde bunu da göz ardı etmemek gerek bilhassa commuterlerde.

Son Söz:
Bence bu motor, "Titreşim umrumda olmaz, bu fiyata bu cc'den bu beygir gücü, bastım mı biraz gitsin" diyecek yeni başlayanın ya da genç ve motorla uçup kaçma, teker yapma zevkini tatmin edecek insanın motoru. Diğer modellerini bilmiyorum fırsat bulursam test edeceğim ama Hero Thriller Sport bu test sonrası benim için liste dışıdır. Ve burada bir kez daha yazayım bu aletin de kıyası yapılacaksa sanırım en güzel TVS Apache RTR ile yapılabilir, hatta belki de Apache'nin en önemli rakibi olabilir bu alet, zira apaçiliği kaldırabilecek bir motor bu bence :) Üzerinde bolca oynama, şekil şemal de yapılabilir heyecanlı arkadaşlarca, yoksa sürüş tarzı, konforu ve gidişi ile tıpkı diğer commuterler gibi Pulsar'la kıyaslanmamalıdır diye düşünüyorum.

                                                                      *****

   Evet her iki motorla ardı ardına yaptığım 15 - 20'şer dakikalık test (hatta test demeyelim de izlenim diyelim) sürüşlerinden benim çıkartımlarım bunlardır. Bu iki modeli merak edenlere belki bir nebze faydası dokunur bilemiyorum. Benim için ciddi faydalı bir gün oldu zira. Kafamda bazı şeyler netleşti. İnternet ortamında yazılıp çizilenler, faydalı olsa da bazen abartılı iyi ve abartılı kötü yorumlar olabiliyor, bu sebeple insanın kendisinin gidip yakından görmesi, hele kısa bile olsa sürüş yapabilmesi, o motosiklet hakkında oldukça faydalı oluyor. O yüzden siz, benim burada yazdıklarımı da bir yana koyarak kendiniz gidip tecrübe edin derim, zira bana göre iyi olan sizce kötü, size göre iyi olan bence kötü olabilir. Şahsen benim her iki marka ile de en ufak bir çıkar ilişkim ya da alakam yok hatta hiç bir motosiklet markası ile yok. Bu sebeple ve kendim de motosiklet arayışında olduğum için, elim erdiğince objektif olarak iyi ve kötüsünü gözlemleyebildiğim kadarıyla yazmaya çalıştım.


   Uzunca bir zamandır motosikletim yok ve olmayışının İstanbul gibi bir kaos şehirde nasıl bir sıkıntı olduğunu motosikletle ulaşım kolaylığını yaşamış biri olarak anlatmam mümkün değil. Bu sebeple ben de iyiden iyiye arayış içindeyim. Umarım bir sonraki yazım yeni motosikletimle ilgili olur.
Herkese arzu ettiği motoru almasını dilerim, en iyi motorunsa satın alabildiğiniz ve sürmekte olduğunuz motor olduğunu hatırlatayım. :) Bu yüzden kimin ne dediğini önemsemeden bindiğiniz motorun keyfini sürün derim.

Sürç - i Lisan ettiysem affola!









---------------------------------------------------------------------------


GÜNCEL(25.08.2017:

   Bu deneyimleme yazısından sonra Pulsar NS150 aldığımı blogu takip edenler biliyordur.
Maalesef Euro4 normuna geçilmesi sebebiyle bizim NS150'ler artık memlekete gelmeyecek, onun yerine NS160 getiriliyor bu saatten sonra. Bu asla kötü bir şey değil bilakis artık abs'li hale getirilmiş durumda Pulsar'lar ama belki maddi anlamda kötü yanı fiyatları epeyce bir yükselmiş durumda ne yazık ki. Üstüne üstelik bir de yakın zamanda çıkan motosiklete ekstra %20 gümrük vergisi de bizim motosiklet işlerine sekte vuracak gibi. Ben Geronimo'yu ilk aldığımda 3 yıl civarı kullanmak niyetindeydim ama durum bu olunca artık daha fazla mı kullanırım yoksa paraya kıyar bir abs'li motosiklete  mi geçerim bilemiyorum.
   Ama şu anki maddi boyuta bakıldığında elimizdeki motorların değerini bilmekte fayda var gibi görünüyor. Ülkenin ekonomik belirsizlik durumunun da motosiklet sektörüne ve son tüketiciye iyi etki etmeyeceği aşikar gibi.
   Ama kişisel olarak motosiklet üretici ve ithalatçılarına da şöyle de bir serzenişim var, eskiden hep küçük cc'lerde asla olmaz sandığımız abs fren sistemi demek ki istenirse olabiliyormuş, bunun için ille de AB standartlarının euro4 ve abs zorunluluğu getirmesi mi gerekiyordu? Bu durumda bu işten 1.5 - 2 yıl hatta belki de 6 ay önce bu aletleri alan müşteriler bir anlamda kazıklanmış gibi olmadı mı yani?

   Bugüne kadar (ve belki bir süre daha) NS150 ile ilgili iyi kötü ne yaşadıysam NS150 günlüğü başlığında anlattım, kullanmaya devam ettikçe de anlatacağım, zira bu aleti kullanmakta olan ve bundan sonra da kullanacak olanlara belki faydası dokunacaktır diye düşünüyorum. Hep söylediğim gibi kendime de (neler yaşamışım diyebilmek için) bir arşiv oluşturmuş oluyorum.

   Herkese kullandığı ya da alacağı motosikletlerle keyifli ve sağlıklı sürüşler.

Nice yollara!