Uzun zaman önceydi, çook uzun zaman önce. Belki de unutmamamız gerektiğini hatırlatacak kadar yakın bir zaman önce.
Bir gece yataklarımızdan delicesine sarsılarak uyanmıştık hani, hatırlarsın sen de benim gibi. Ben, tek başımaydım o Ağustos gecesi İstanbul'da, en derin uykumuzdan bizi uyandırdığında o heyula.
Nereye koşacağımı şaşırmıştım önce, sonra üstümü giymiş hala sarsılırken dört bir yan, sığınmıştım bir duvarın kenarına. Durduğunda fırtına, hemen sarıldım ben de herkes gibi telefona. Haber verecektim taa Adapazarı'na, "İstanbul'da çok büyük deprem oldu, merak etmeyin ama her şey yolunda ana" diyemedim tabii hattı kesilmiş telefona. Attım kendimi sokağa, insanlar yürüyordu deniz kenarına. Nasıl ulaşmalıydı anaya, babaya, kardeşe, nasıl iyiyim demeliydi eşe dosta?
İndiğim zaman iskeleye, bir otomobilin etrafına toplanmış insanlar görmüştüm, olanı biteni veriyordu oto radyosundan bir kanal. "Burası Adapazarı yollara savrulmuş cesetler görüyorum" dediğinde muhabir, hani ben de kulak kabartarak yaklaşmıştım otomobilin yanına.
"Adapazarı mı dedi?" diye sorunca, "Asıl orada olmuş abi deprem" demişti ya direksiyondaki adam bana. İşte o anı hiç hatırlamak istemesem de, hiç ama hiç unutamadım, geçen güne kadar da kimselere anlatamadım. Anam, babam, kardeşim vardı orada. "İyiyim merak etmeyin" demek isterken telefonda, nasıl öğrenebilirdim şimdi onlar ne durumda?
"Yollar kapalıymış" dediler, gidilemezmiş arabayla. Eee nasıl varmalı peki şimdi oralara?
Gün ağarana kadar iskele kenarında elimde telefon beklemiştim ya hani, hani sana da söylemiştim sonradan o gün yaşadıklarımı.
Birisi dedi ki o zaman bana, "Bizim falanca ile filanca motosikletle gitmeyi başarmışlar oraya".
Keşke şimdi bir motosikletim olsaydı diye ilk o zaman hayıflanmıştım galiba.
İkinci günü varınca Adapazarı'na , çöken eve rağmen yaşıyor bulunca sevdiklerimi, anlatamamıştım 24 saat boyunca içimde biriktirdiklerimi. Her biri benden çok ama çok büyük acılar yaşamıştı aynı 24 saatte çünkü.
Hani sormuştun ya bana, motosiklete binmenin sebebi nedir aslında? O 24 saattir galiba. Ah bir motosikletim olsaydı da ulaşabilseydim ben de hemen yanlarına, anama, babama, kardeşime, dediğim an.
Şimdi her şey sütlimanken düştüğünde aklıma, daha iyi anlıyorum neden motosiklete bindiğimi. Motosiklet otomobilin gidemeyeceği yolu gidecek araçtı o anda bana ve motosiklet falanca ile filancayı ulaştırmıştı işte bir şekilde oraya.
Artık neden motosiklet diye sorma bana, anlattım işte hallarımı sana. Her binicinin bir sebebi yoktur aslında, benimki de sırf meraktı çocukken belki de ama, ihtiyaç da olduğunu o Ağustos gecesi anlattı bana.
Çağrı "Cloud" Ö. - 9 Kasım 2008
(17 Ağustos 1999 gecesi hayatları depreme uğrayanlara...)
Devam Edecek...
(Sonraki Yazı: Ben Motosikleti Seviyorum Be Arkadaş)
(Önceki Yazı: Özgür Bir kurt Ya Da...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İlginize teşekkürler!