Son günlerde motosiklet sitelerinin bazılarında eskide kalmış bazı linkleri gezindim. İnsan motorsuz olunca böyle acayip işlerle iştigal ediyor işte. Bir nevi abesle iştigal aslında. Ama ilginç de oluyormuş meğerse bu gezinmeler. Özellikle dikkatimi çeken, zamanında benim de bazılarına gark olduğum saçma sapan motosiklet muhabbetleri. Bu saçmalıkların en başında da Çin malı motosikletler üzerine yapılanlar geliyor. Ve en komiğime gideni, kaliteli bir motosiklet için ve de bu işten anlayan birine söylenince gülümsemesine sebep olabilecek bir konu: "6000km yaptım hiç bir sorun çıkartmadı, 1000 km yaptım sorun yok." muhabbetleri. Şimdilerde bu tip forum mesajları okuduğumda ne yalan söyleyeyim beni de bir gülme alıyor. Sanırım bu tip mesajları yazanlar ya çok acemi kullanıcılar ya da Çin işi motosikletlerin kalitesizliğinden olsa gerek yapılan o kadarcık km'de bile sorun çıkartmasını bekleyenler. Oysa ben Yamaha YBR125'imle bile 1 yılda 15000km yapmıştım.Ve aynı motosikletle 100 bin km yapıp motoruna anahtar değmemiş insanlar tanıdım. Kaliteli bir motosiklet, şayet düzenli olarak bakımları yapılıyorsa ve hor kullanılmıyorsa en azından 40 - 50 bin kilometre zaten sorun çıkartmaması lazım gelir. 1000 km zaten neredeyse pek çok motorun rodajının tamamlandığı km iken, sorun çıkartmadı diye övünülüyorsa o zaman ya o motosiklete yeterince güvenilmiyordur ya da motosiklet motorları hakkında çok az şey biliniyor demektir. Ama memleketimize giren çok sayıda abidik gubidik marka motosikletler sayesinde insanlar motosikletle tanışınca ve o motosikletlerin de büyük kısmı çok düşük km'lerde önemli sorunlar çıkartınca, forum başlıklarında böyle az kilometrelerde sorun çıkartmaması ile övünmeler filan başladı anladığım kadar. Ne gariptir ki, aynı az km'de sorunsuzlukla övünenlerin önemlice bir kısmı da, kendi bindikleri motosikleti öve öve bitiremeyenlerdir. Genellikle o motosiklete ait başlıklarda fazla yüksekten atıp tutarlar. En iyi Çinli bu, şöyle dayanıklı böyle titreşimiz v.s. v.s. Felaket titreşimi olduğunu bizzat kullanan arkadaşımdan bildiğim motosikletin bile, web ortamında titreşimsiz diye övüldüğünü gördüğüm oldu doğrusu; bu övgü sahipleri ya daha önce titreşimsiz bir motosiklet kullanmamışlar ve titreşimin - daha doğrusu titreşimsizliğin - ne olduğunu bilmiyorlar ya da kasıtlı olarak aldıkları motorun kusurlarını gizleme yolunu seçiyorlar. Yıllar sonra bir gün o başlıklara yeniden göz attığınızda ise bu tiplerin bazılarının avatar resimlerinde ya da imzalarında çoktan daha kaliteli ve üst cc sınıftan bir motor aldıklarını görüp, yeni bir gülümsemeye gark oluyorsunuz. En iyisi bu deyip, önüne her gelenle kavga edenler çoktan o motosikletle yollarını ayırmışlar. Aslında buradan bu topraklarla ilgili başka bir genellemeye daha girilirdi ama girmemek daha iyi, yine konu dışına çıkmayalım.
Dünyanın pek çok ülkesinde aynı motosikletle uzun yıllar ve yollar devirmek marifet sayılır, bu, motorcu için bir onur gibidir adeta, bir motorla binlerce kilometre yapabilmek. Bizde ise sık sık motosiklet değiştirmek marifet ve maharetten sayılır. Hepimiz yaptık, yapıyoruz bunları, çoğun maymun iştahlılık değilse bunun adı ne ola ki? Oysa geçen gün bir arkadaşımın da dediği gibi bu, hem para kaybı hem de bir anlamda milli servetin gereksizce tüketimi. Ve hatta bir hesap yapıldığında, bir motosiklete ne kadar fazla aksesuar v.s. harcaması yapılıp da, erkenden satılırsa o kadar zarar ettiğiniz ortaya çıkıyor, hele de sıfır olarak almışsanız. Hayatımızın sonuna kadar istediğimiz her motosikleti deneme şansına sahip olamayacağımıza göre ve asıl amacımız motosiklete binip yol yapmak ve deneyim kazanmaksa eğer, aynı motosikleti uzun süre kullanıp maksimum faydayı elde etmek en mantıklı ve ekonomik yol gibi görünüyor.
Kişisel olarak ben de bundan sonra hangi motosikleti alırsam alayım, onunla öncekilerin en az iki, hatta üç katı kadar zaman geçirmeden elden çıkartmayacağım. Böylece daha fazla sürüşümü geliştirmeye ve daha fazla gezmeye odaklı bir ikitekerli hayat yaşamayı planlıyorum. Haa, tabii bunun için önceliklerimi dikkate alarak en uzun süre ve en ekonomik beraberliği yaşayacağım aleti belirleyeceğim şüphesiz. Şu an için bana yine cbf150 ya da ybr125 tarzı bir commuter yolu görünüyor gibi (zira maksimum fayda benim için şimdilik bu küçük cc lerde) zamanla neler olduğunu göreceğiz bakalım.
Herkese sevdiği motosikletle, uzun uzun yıllar ve de yollar diliyorum.
*Başlığı özellikle öyle attım, henüz 1000km'deki motor sorun çıkartıyorsa zaten atın çöpe gitsin.
EDİT: Yine kendi yazıma yıllar sonra bir açıklama getireyim: Yazıdaki sorunsuzluktan kasıt motosikletin yürür aksamı, yani motor bloğu, debriyajı, freni gibi parçalarıdır. Yoksa ilk 500km içinde bile gösterge lambasının kesilmesi ya da far patlaması gibi şeyler bana göre çok küçük şeylerdir ve her motorda olma ihtimali vardır, Özellikle küçük cc'lerde maliyetin ucuzlatılması nedeniyle, ucuz malzeme kullanıldığından, bu tarz küçük şeyler olabiliyor, cbf150'de gösterge lambaları kısa süre içinde kesilmişti ve garanti kapsamında servis hemen halletti ya da ybr125'de ön ve arka far ilk 8 ay içinde patladı ve kendim değiştirdim hatta fren balatasını da aşırı ses yaptığı için daha kalitelisiyle değiştirmiştim. Şu anda kullandığım Bajaj Pulsar Ns150'de de soğuk havalarda likit kristal ekranlı gösterge hata verip yeniden kendine gelebiliyor, bunlar yürürüne ya da motora ait şeyler olmadığı için yukarıda bahsettiğim erken sorun çıkartma bunlar değildir. Küçük cc motorlarda bence esas olan kısa sürede motorunda ya da yürüründe sorunlar çıkmamasıdır. Yoksa küçük tefek şeyler bilhassa biraz devirli kullanınca, biraz hor davraınca ya da belki de fabrikasyon ucuz malzeme yüzünden olabiliyor bunları kastetmediğimi belirtmek isterim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İlginize teşekkürler!