Motosiklet eğitimi üzerine bir kaç söz

14 Mayıs 2016 Cumartesi

Bajaj Pulsar NS150 ile rodaj sonrası izlenimler

   İki gün önce Bajaj Pulsar NS150 motosikletimin 500 km rodaj bakımını yaptırdım.
Yağ ve filtresi değişip, gerekli kontroller yapıldı, bu esnada motoruma bir de dörtlü flaşör butonu eklettim. Geçmiş motorlarımda zaman zaman sıkıntısını çektiğim bir özellikti, iyi oldu. Üstelik motor çalışmazken sadece kontak açıkken de kullanılabililiyor ve sinyallerle bağlantısı yok, bağımsız çalışıyor. Yetkili servisim Bay-moto'daki ustamın eline sağlık.

 photo P_20160513_161106_zpsb8nuwhdu.jpg
Artık flaşörlü hale gelen motorum


   Gelelim motorun 500lük izlenimlerine. Şu anda 600küsur km'yi devirdim.
Bakım sonrası motorda ciddi bir rahatlama oldu, yağ olarak Castrol 15w50 (bu oran kullanım kılavuzunda tavsiye edilen orandır) konuldu. Boş vitesi buldurmak biraz daha rahatladı. Motorun hemen her viteste çıktığı üst hız ve devir limiti biraz daha yükseldi ve rahatladı. Benim zaten aldığımdan beri motorla ilgili bir sıkıntım yoktu. Daha önce yazdığım gibi sadece aynaları değişmiştim. Genel olarak başkaca bir sıkıntı olmadı.
Şimdi normalde 500km bakımı yaptırdım ama tıpkı kitapçıkta dediği gibi 2000 km boyunca da motoru çokça yormadan ve rodaja biraz limit yükseltmiş olarak devam edeceğim. Bu sebeple çok kısa aralıklarla üst devirleri göstersem de motora, genellikle 80km üst limitle kullanacağım bu 2000km boyunca. Zaten gideceğim yolda da çoğunlukla 80km'yi bile görmüyorum.
Meraklısına hemen söyleyeyim, sadece bir kez ve çok kısa süre 110 km hıza çıktım, motor redline'a gelmeden bu hızı rahatlıkla görüyor düz yolda bunu söyleyebilirim. 

   Sürüş anlamında daha efektif kullanım için geçtiğimiz günlerde internetten çanta demiri ve çanta alıp arkaya kendim monte ettim.(üstelik ikisi komik bi fiyata 102tl'ye geldi, işçilik için de kendime bir neskafe yaptım evde :)  Ordan artan parayı serviste flaşöre verdim yine de markalı bir topcase'den daha ucuza geldi hepsi :)  ). Yakın zamanda, yine daha kullanışlı olması adına yaptırabileceğim belki tek değişiklik bir gidon yükseltme aparatı eklemek olacak. Zira sportif bir gidona sahip olduğu için, benim günlük ve uzun süreli (işe giderken yarım saat ve üzeri) kullanımlarımda daha rahat bir oturuş pozisyonu elde etmek istiyorum doğrusu. Acil ihtiyaç mı? Hayır değil, hele hele ben zevkine aktif, sportif kullanacam diyene hiç gerekli olmayabilir. Ama benim gibi daha ziyade ulaşım için kullanacaksanız gidonun yükseltilmesi konfor açısından iş görebilir. Zira ilk test yazısında dahi bahsetmiştim, bu motordan bir cbf, ybr ya da klasik bir commuter rahatlığı beklemeyin, çünkü gerçekten naked-supermoto tarzı bir şasiye sahip. Sizden birazcık sportif bir pozisyonda oturuş bekliyor anlayacağınız. Ha buna rağmen kuryeler kullanıyor mu? Evet hem de giderek artan sayıda NS150 ve NS200 (daha ziyade NS 200) kuryelerce tercih ediliyor, daha dün serviste NS200 alan bir gümrük kuryesi arkadaşla tanıştım, ki benim gibi o da eski bir cbf150 kullanıcısıydı. Niye bu dediğimde, abi ben TEM'den uzun km'lerle sağa sola gidiyorum, cbf 150 gitmiyordu abi dedi. Tabii daha aldığı gün öne turing cam taktırdı ve lastikleri de değiştirdi. Ticari kullanım için bunların yapılması mantıklı. Bu arada sanırım ben de ileride bir turing cam taktıracağım. Tabii böyle yazdım diye oturuş pozisyonu çokça rahatsız sanılmasın, kişiye göre değişebilmekle birlikte bence sadece bir commuter bike'a göre biraz daha rahatsız denilebilir.

   Lastiklerden bahsedecek olursam, bu lastiklerin yol tutuşu çok iyi değil, motosikletin ağırlık merkezinin biraz yukarıda oluşu, yerden sıradan bir commutere göre epeyce yüksek oluşu (17,5cm yerden yükseklik.) nedeniyle, biraz rüzgar da varsa, lastikler çokça güven vermiyor doğrusu. Ama ben bütçeyi sarsmamak adına lastikleri yaz boyu kullanmak niyetindeyim. Turing camı da duruma göre yaz sonuna bırakabilirim, zira kışın o sert rüzgarları göğse yemek iyi olmuyor. Bu sabah işe gelirken sabahın serin rüzgarının olduğu gibi göğse vurduğunu hissettim, ki bu daha soğuk havalarda hem yorar hem de hasta edebilir insanı.
Orjinal turing camı dün bahsettiğim kurye arkadaşın motorunda yakından gördüm, motorun şekline de yakışıyor, hele benim gibi arkaya topcase de takmışsanız motora hafiten bir enduro turing havası da veriyor.

   Benim yakın gelecekte daha efektif kullanım amacıyla yapacağım iki şey gidon yükseltme ve turing cam takmak olacaktır. Lastikleri saymazsak bunun haricinde de bir değişim yapacağımı sanmıyorum.

   Bazı arkadaşlar forumlarda yazmışlar, motor 7000 devirden sonra coşma eğiliminde, maksimum torkuna yaklışılıyor oluşunun etkisi olsa gerek. Ve belirteyim 7000 - 7500 devir aralığına çıkıldığında da stabil gidip çok da fazla vibrasyon hissetirmeyen bir gidişat sergiliyor Pulsar. Evet devir yükseldikçe inceden bir titreşim var, hissediliyor, ama öyle sert, kısa sürede yoracak bir titreşim değil ve daha ziyade ayak pegleri ve benzin deposunun yan taraflarında bu tatlı titreşim. Zaten en baba motorda bile saatte bir mola verilmesi gerektiği pek çok kaynakta yazar. Eh bu durumda uzun yollara da gidilebilir gibi görünüyor. Uzun yolu motor değil motorcu gider derler, insanlar 125 cc hatta moped ile dünyayı geziyorlar, motor her türlü gider gerisi size kalmış. Tabii ki bir küçük cc ile uzun yol daha zordur, daha yorucu olabilir, daha yavaş olur v.s. ama olmaz değildir.
 photo P_20160523_121357_zpsx4scbhug.jpg



Daha efektif kullanım için arkaya topcase şart.


Bazı İyi Özellikler:
   Daha önce yazarım deyip başlık altlarına yorumla eklemiştim ama bu başlıkta motorun bana göre iyi, bazı özelliklerini de yazayım. 
- Benim motorda beğendiğim en önemli kısımlardan biri göstergesi. Bu göstergede saat olması benim için önemliydi ve dijital göstergede saat var, mode ve set düğmelerinden ayarlayabiliyorsunuz. Yine göstergede iki farklı yolculuğu kaydedebileceğiniz trip1 ve trip2 iki diye bölüm var mode/set düğmelerinden bunlara ulaşıp sıfırlayabiliyorsunuz. Benzin göstergesi ortadaki analog devir saatinin hemen yanında ve bu benzin göstergesi azaldıkça çizgileri tükeniyor. son çizgi de tükenmeye yakın yandaki benzin pompası ikonu yanıp sönmeye başlıyor bu durumda 12 litre deponun 10 litresinin bitmek üzere olduğunu anlıyorsunuz ve benzin musluğunu yedek depoya çevirdiğinizde 2 litre daha benzininiz kalmış oluyor. 
- Motorda bir kill switch bulunmakta, yani acil durum stop düğmesi; bu da küçük cc lerin bazılarında olmayan önemli bir özellik benim için. 
- Yan ayaklıkta müşür var, yani motor viteste ve yan ayaklıkla park edilmiş ise çalışmıyor ve boşa alarak çalıştırıyorsunuz, aynı şekilde çalışırken de vitese takılı halde yan ayağı açarsanız yine stop ediyor. Aynı zamanda motor yan ayaktayken göstergede side stand diye bir uyarı görüyornsunuz. Bunlar güzel özellikler bence. 
- Yine pek çok küçük cc'de hatta büyük cc'lerin bazılarında bile sıkıntı yaratan bir durum olan benzin depo kapağının sabit olmaması durumu bu alette yok, depo kapağı menteşeli. Anahtarınızla depo kapağını açıyorsunuz ve kapak elinizde kalmıyor, bu da bilhassa benzin alırken iki elinizi de kullanabilmek adına oldukça önemli bir özellik.
- Jikle selenin altında ve gerçekten işe yarayan bir jikle, yani hem jikleyi aç hem gaz ver gibi bir absürtlük yapmanıza gerek yok.
- Motorda ayak marşı olduğunu zaten biliyorsunuzdur ama yine de söyleyeyim. 
 photo P_20160415_161356_zpsd9zfrodt.jpg

 photo P_20160415_161323_zpsicypvgrl.jpg

- Bir kaç kez gerçekten acil durumlarda frenaj yaptım ve frenler bana güven verdi ve hatta motor bir defasında arkayı kaydırmasına rağmen güzel topladı, üstelik orjinal nylongrip lastiklere rağmen. Ben frenlerinden memnunum Pulsar'ın.
- Motorun iyi yanlarından biri de farları, kısa farı bile gayet iyi aydınlatıyor, otobanda giderken kendi şeridimi geçtim yan şeridi bile aydınlatıyor neredeyse. Aynı şekilde uzunlar ve flaşör de gayet iyi iş görüyor. Görünürlük ve fark edilmek adına bu iyi. 
 photo P_20160415_140205_zpszdeihjgn.jpg

   Şimdilik bu kadar. bundan sonraki izlenimlerimi şayet bir aksilik olmazsa 10bin de bir yapmayı planlıyorum. Bu durumda seneye görüşürüz diyeyim. :)) Kalın sağlıcakla!

   Nice Yollara!


EDİT: Yazının altına yorumlarla, motorla km yaptıkça, analizler yazmaya devam ediyorum. Meraklısına duyurulur. Daha önce de belirttiğim gibi 10 bin km'yi devirince yeniden detaylıca bir analiz yazısı yazmayı düşünüyorum. 4.5 ayda motorum şu an 3600 km civarına geldi. Sanırım 1 yıl dolmadan 10 bini devirecek böyle giderse. Aşağıya yorumlarla yazdığım için ekstra Pulsar NS150 analizi yazmıyorum 10 bine kadar. Meraklısı aşağıdaki güncel yorumları da okusun derim. Pulsarla amacım 30 binleri görmek, zira en az 3 yıl gibi kullanım düşünüyorum. Umarım 30binli km'lerini de buradan yazarım NS150'nin. Böylece bu motoru almak isteyenlere, yeni almış olanlara uzun soluklu bir test yapılmış olur.

EDİT 2 : Geronimo için uzun soluklu analiz yazısı hazırladım ve bloğa koydum.Buradaki kendi yorumlarıma bununla son verip, artık o yazıda güncellemeyi deneyeceğim. Tabii ki okuyucular bu başlık altına da yorum yazabilirler, sadece ben blogger olarak artık bu başlık altına test ya da analiz yazısı yazmayıp aşağıya linkini vereceğim başlığa yazacağım.

ilgili link şu:

 photo P_20160425_135530_zps0mztlld6.jpg

8 Mayıs 2016 Pazar

Ordu - Texas, Vespa ile bir Türk ve 200 bin km yol. (Belgesel)

Ben bir süre kendi motorculuğum hakkında hiç bir şey yazmayacağım sanırım :)
İzleyin!

İki teker, altı beygir 200 bin kilometre...


                                          








Konuyla alakalı linkler:

http://www.nolm.us/ufacik-vespasiyla-1969da-ordudan-yola-cikti-200-bin-kilometre-yol-yapti/

http://www.sinemalar.com/film/223475/ordu-texas

http://www.hurriyet.com.tr/iki-teker-alti-beygir-180-bin-kilometre-25411054

https://eksisozluk.com/ordu-texas--4088500?p=1


NOT: Anladığım kadarıyla belgesel henüz tamamlanmış değil, umarım en kısa zamanda tamamlanır da biz de bu güzel insanın hayat hikayesini belgesel olarak da izleriz. Burt Munro'da ya da 2 ihtiyar delikanlı'da da yazdım, böyle insanları gördükçe motosiklete olan tutkum da hevesim de artıyor. Ayrıca bir Türk'ün böyle işler yaptığını görmek - hem de onlarca yıl önce - insana çok güzel şeyler yaşatıyor, aşılıyor. Belgeseli tamamlanır umarım.


5 Mayıs 2016 Perşembe

Motosiklete yeni başlayanlara (başlayacaklara) kısa bilgiler, uyarılar.

   Merhaba motosiklete gönül vermiş ve ilk motosikletini alacak ya da yeni almış kişioğlu. 
Aşağıda yazacaklarım tamamen benim kişisel görüşlerimdir, ama yaz aylarının gelmeye başlamasıyla vicdanen de bir uyarı niteliğindendir. Birilerine bir faydası olursa ne mutlu.



   Bu yazıyı bana yazdırtan şey aslında bir başka yazıdır, aşağıdaki linkteki üzücü yazı, lütfen okuyunuz:
240 km ile yaptığım ilk kaza (kaynak MT sitesi)

Benzer bir yazı daha var ve bu linkin 12.sayfasında ağabeyin mesajı var mutlaka okuyun:
Üzücü bir haber ve bir ağabeyin yazdıkları


Moralinizi bozmak istemezdim ama bunlar gerçekler.

Şimdi başlayabiliriz.

- İlk kez motosiklet almaya niyetlendiyseniz, lütfen en azından bir kaç ay motosiklet sitelerinden, bloglardan "yeni başlayacaklara tavsiyeler" konulu başlıkları, "başlangıç motoru" başlıklarını iyice bir okuyunuz.

- İlk kez motosiklet almaya karar verdiyseniz, o motoru almadan önce başta Reşat Arbaş'ın Motosiklet Teorisi kitabı olmak üzere, benzer nitelikteki kitapları alıp okuyun. (ben Motosiklet Teorisi'ni okuyunca başlangıç için bir cruiser almaktan vazgeçmiştim mesela). Blogun Motosiklet Kitaplığı sayfasını da ziyaret ediniz.(Şurada: motosiklet kitaplığı )

- Motorunuzu almadan önce mutlaka kask, eldiven, mont, başta olmak üzere full giyim kuşamınızı almanızı tavsiye ediyorum. Doğru kıyafet seçimi için yığınla link var internette, üşenmeyin aratın.

- Daha önce hiç motosiklete binmediyseniz, kenara bütçe ayırın ve bir kurumdan eğitim almaya çalışın. Motosikletinizi almadan motosiklet ehliyetinizi de almayı ihmal etmeyin.

- Şayet siz henüz ilk motosikletini almış biriyseniz, ilk 1000 km motorunuzu tanımaya çalışınız, full ekipmanınızla binip ilk bir kaç hafta mümkünse trafiğe kapalı bir alanda idman yapınız. Doğru kullanım tekniklerini öğrenip, bu idmanlarda deneyiniz, kontra tekniği nedir, kombine fren nedir, sizin motosikletiniz bunlara nasıl tepki veriyor, deneyiniz.


- Yaz sıcağında da mont mu giyilir, kask mı takılır demeyiniz, ilk düşüşünüz de iyi ki giymişim dedirteceklerdir size.

 - Kendinizin ve motosikletinizin sınırlarını ölçmeniz için ilk 1000 hatta 5000 km çok önemlidir, asla gereksiz hız yapmayınız, gereksiz risk almayınız. esasında bunları hiç bir zaman yapmayınız.

- Kişisel görüşüm ve pek çok motorcunun da tavsiyesi motosiklete 250 cc ve altı bir motosikletle başlamaktır. Hatta ben abartıyorum ve diyorum ki mümkünse 150cc ve altı bir alet alınız ve bu aletin tipi bilhassa racing tarzında olmasın, zira doğru sürüş yetileri için "bence" commuter, naked tarzı motosikletler daha uygun modellerdir. Bu sebeple ilk motorunuzun gücünün bir önemi yoktur, bilhassa fazla güçlü olmamalı ki, hatalarınızı kolay tolere edebilsin. İlk motorum cbf150 ile pek çok hata yaptım ve hiç düşmedim, çünkü gaz tepkisi, devirlenmesi v.s. özellikleri, hataları kolayca tolere edebilecek özellikteydi.

- İlk motosikletinizin tipini umursamayınız, gücünü umursamayınız, yukarıda da yazdığım gibi en rahat kullanacağınız ve en hakim olacağınız motosikletler başlangıç için uygundur, bunlarda küçük cc motosikletlerdir. Kimsenin dediğine bakmayınız, siz doğru başlangıç için kolay yolu seçiniz, o kolay yol da küçük cc motosikletten geçer.

- Eğitim almış bile olsanız, 5000 km sürüş bile yapsanız, kendinize fazla güvenmeyiniz, her zaman temkinli olunuz, ne çok korkak olun ne de çok korkusuz, gözünüzü dört açıp, (TTOKU) TARA, TANIMLA, ÖNGÖR, KARAR VER, UYGULA adımlarına göre sürüş yapınız. Bu yazdıklarımın anlatıldığı Motosiklet Teorisi başta pek çok kitap ve video mevcuttur. Blogun ana sayfasında sağ taraftaki videolar arasında linkini verdiğim Güvenli Sürüş 1 ve 2 videolarını izleyiniz. Orada TTOKU gayet güzel anlatılmaktadır, internette de pek çok yazı mevcuttur.

 - 600cc bir racing başlangıç motoru değildir, olamaz, olmamalıdır. Sebebi yukarıda verdiğim 240 km ile kaza yazısında var zaten, bu konuyu uzatmayacağım.

- Lütfen ama lütfen size büyük cc ile başlama diyen ve sizden daha tecrübeli olan motorculara kulak veriniz, emin olun boşa konuşmuyorlar. "Ben 1000RR'la başladım hiç bi şey olmadı ustaa" diyen kişiden uzak durunuz, hasbelkader hayatta kalmış olabilir, ayrıca herkesin yeteneği farklıdır, sizde de aynısı olacak demek değildir. Kötü örnek, örnek değildir.

 - İlk motosikletinizde kendinize zaman tanıyınız, yavaş yavaş sürüp hazmede ede bu işi tecrübe ediniz, ki ileride keyifle ve uzun yıllar sürmenizin temellerini atmanıza fırsat vermiş olunuz. Bu sebeple ilk motosikletinizle en az 10.000 (on bin) km yapmadan büyük cc'ye geçiş yapmayınız.

- Mümkünse cc yükseltme işini sıra ile yapınız, 125(veya 150cc), 250cc, 400(veya 500cc), 600cc ..... şeklinde bir sıralama izlemek ve her bir motorla en az 10 bin km yapmak doğru bir ilerleme kaydetmek adına oldukça iyi bir yol olacaktır.


- Küçük cc motosiklet sadece başlangıç için değildir, rahatlıkla yıllarca kullanılabilir ve büyük cc lerle yapılabilen hemen her şey yapılabilir, ybr125 ile neredeyse dizlerini değdirecek kadar virajda yatabilen insanlar olduğunu biliyorum. Üstelik küçük cc'ler sürüş yetisi kazanmak için daha ekonomik ve düştüğünde az masraf çıkaracak aletlerdir. (Benim 6. motosikletim de bir 250cc, ilk beşi 150 - 250, 125cc, 150cc, 400cc idi. gerek ekonomik olarak gerekse gelişim olarak uzun yıllar büyük cc alacağımı da sanmıyorum. Siz öyle yapın demiyorum ama benim gibi örnekler de var diyorum. Büyük cc kullanmadım mı, zaman zaman kullandım ve sevdim, ama büyük cc benim kullanım amacım için efektif değildi, gerek ekonomik olarak gerekse mantık olarak o kadar parayı verip uğraşmak istemedim, trafik sigortaları ve büyük cc motora mutlaka gerekli olan kasko fiyatlarını bir araştırırsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Yaşasın küçük cc diyorum bu yüzden, ki onda bile trafik sigortası feci durumda şu anda.)

- Motosikleti sürerken o an orada olunuz, kafanız doluyken, üzgünken, aşırı aceleniz varken motosiklete binmek faydadan çok zarar getirecektir.

- Motosikletinizle yolda iken aşırı yorulduysanız mutlaka mola veriniz. Temel kural şudur, sürüşten keyif almamaya başladıysanız sürmeyi bırakınız.

- Motosiklet otomobil gibi müzik dinlenerek sürülecek bir alet değildir, bunu yapacaksanız bile yeterli tecrübe edinmeden yapmayınız. Aynı şey telefon konuşmalarınız için de geçerlidir. O an orada olmak için kulağınıza kulak tıkacı takmanız en doğru yöntemdir, hem kulak sağlığınızı da korumuş olursunuz.


   Bunlar naçizane bazı tavsiyelerimdir, esasında tavsiyeden ziyade uyarıdır, bu uyarılar çoğaltılabilir bu sebeple yazının başlığına 1 dedim, 2.kısmı da ileride gelebilir. Normal şartlarda kimseye bilhassa böyle riski yüksek bir konuda tavsiye vermeyi sevmem ama son günlerde okuduğum, duyduğum bazı kaza haberleri gerçekten çok üzücü ve yine yaz geliyor pek çok hevesli aramıza katılacak, katılıyor, vicdanen yazmadan edemedim. Ve dediğim gibi bunları tavsiye değil, uyarı olarak alınız.

   Her zaman dikkatle ve gereksiz risk almadan sürünüz. Doğru mecralardan doğru bilgileri alınız. İyi bir okur değilseniz bile motosiklet konusunda mutlaka okuyunuz, okuyunuz, okuyunuz...

Sağlık ve keyifli sürüşler!


Güncelleme (Mart 2019): Yazıya minik bir güncelleme yazayım istedim.
   Şimdi bazı insanlar bu başlangıç cc'sinin küçük olması gerekliliğine karşı çıkıyor ve diyorlar ki, sizin yeterince bilinçli bir yapınız, olgun bir düşünce tarzınız ve eğitiminiz, hatta otomobille fazlasıyla trafik tecrubeniz de varsa gerekli eğitimi ve ekipmanı alarak istediğiniz motosikletle bu işe başlayabilirsiniz. Benim bu tip görüşlere çok net itirazım yok, ancak şöyle bir şey söyleyebilirim kendi fikrimce, ben başlangıç cc'sinin her şeye rağmen küçük cc olmasını düşünsem de, hani bir Honda Shadow ya da benzeri bir cruiser'la veya bir maxi skutırla başlamaya niyetli adam için -yukarıda yazdığımız bilinçli hal doğrultusunda - neden olmasın, diyebilirim ama aynını istediğiniz bilinçli hal olursa olsun hiç motosiklete binmemiş biri için racing tarzı bir motosiklet için söyleyemem ya da 1200 adv tarzı ağır ve yüksek bir alet için.
   Kısacası esasen küçük çaplı da olsa motosiklet eğitiminiz ya da deneyiminiz varsa ve hakim olabildiğinizi deneyip, test etmişseniz belki 250 cc üstü bir aletle de bu işe başlanabilir, ama benim bakış açımdan bu bir racing, ağır bir enduro ya da güçlü bir naked motosiklet olmamalıdır. Bilhassa da racing olmamalıdır. Yoksa cruiser bir motosikletin (diyelim ki Harley 883 Sportster) başlangıç motosikleti olabilme ihtimali neden olmasın. Veya 400 cc bir maxi skutır'ın. Ama her şeye rağmen onlarda bile daha önceden eğitim almak, iyi kötü birilerinden bu işi öğrenmiş olmak, en azından kapalı alanlarda bir süre sürüş yapmak, bolca okuyup bilgi edinmek şarttır. (Ekipmanları giyinmeden motora binmemek şartını söylememe bile gerek yok sanırım) Bunun ışığında her koyun kendi bacağından asılır dememe de gerek yok sanırım, blogun girişinde de yazdığım gibi, bu bireysel bir tercihtir, yaptığınız seçimler sizi iyiye güzele ya da acı deneyimlere götürecektir.

Güncelleme (Aralık 2019): Bir de başlangıç motosikleti ve motosiklete başlamak videosu hazırladım meraklısı için aşağıda.