Motorsuz günlerimde düşünmelerim
esnasında kafama takılan bazı şeyleri de yazmadan edemiyorum bloga. Daha önce
de değindiğim gibi çok uzun süreli bir motosiklet deneyimim var diyemem ama
yine daha önce dediğim gibi önemli olan ne kadar süredir motosiklet kullanıldığı
değil o sürenin nasıl değerlendirildiğidir düşüncesinde oldum hep.
Motosikletimin selesinde olduğum her anı da kendime bir ders gibi görerek
sürdüm şimdiye dek motorumu. Ve benim için dersler hala devam ediyor.
Motosikletten
zihinsel olarak olmasa da bedenen uzak kaldığım şu günlerde motosiklete ve
motorculuk olayına baktığımda kafama takılan ve "böyle olması çok
saçma" ya da "işte budur, tam da böyle olmalı " dediğim pek çok
şey oldu, oluyor. Bunlar içinde en tuhafıma giden, bunca bölünmüş bir
motosiklet camiası olmasıdır. Özellikle internet ortamında o kadar çok
motosiklet sitesine rastlıyorsunuz ki, Türkiye'de motosikletin bulunduğu hali
bilmeseniz, bu ülkede motosiklet kültürü inanılmaz gelişmiş durumda sanabilirsiniz.
Oysa kazın ayağı öyle değil. Nüfusun gençliğinin ve dolayısıyla
tecrübesizliğinin, hemen her konuda olduğu gibi motosiklet konusunda da aynen
göze çarptığını görebilirsiniz, dikkatle bakınca. Motosiklet web sitelerinin
forumlarında (ki o sitelerin çoğu sadece forum işlevi görüyor, başka pek bir
etkinlikleri yok) dikkati çeken en önemli konu, bırakın motosikleti, hayat
tecrübesinden bile fazlasıyla yoksun insanların gereğinden fazla söz söylüyor
oluşlarıdır. Kendi adıma rahatlıkla söyleyebilirim ki, üye sayısı onbinleri
aşmış bir takım sitelerden sırf bu yüzden uzaklaşmışımdır. Zira öylesine
olmayacak yerden yanlış anlayarak size cevaplar yazılıyor ya da saldırılıyor
ki, aklınız almıyor. İşin daha da garibi, bu sitelerin (İyi yönetilen artık kurumsallaşmış
grup ve siteleri ayrı tutuyorum) pek çoğunun yönetici ve moderatör konumuna
getirilmiş üyeleri de, diğer üyelere nasıl davranacağından bihaber, tamamen
kişisel kaygılarla hareket ediyorlar. Yine aynen ülkenin genelinde olduğu gibi
bu mecrada da demokratik ortamdan ve hakkaniyetten söz etmek çokça mümkün değil
ne yazık ki.
Bir başka dikkat
çekici konu, asli konusu motosiklet olan web sitelerinin pek çoğunda konu
dışı bölümlerin neredeyse motosiklet konusu kadar, hatta bazılarında daha fazla
yer kaplıyor oluşudur. Bana göre motosiklet üzerine kurulan bir dernek, site ya
da grupta başka birtakım konuların (özellikle siyasi ve dini konular)
konuşulması, ortak paydası belki de sadece motosiklet olan insanları, germekten
ve bazı ciddi fayda getirecek üyeleri kaçırmaktan başka işe yaramaz, yaramıyor.
Bu durumun böyle olmasının sebebi yeterince sağlam bir motosiklet ve hatta
bisiklette dahil, iki tekerli kültürün oluşmamış olmasıdır denilebilir. Tabii
aynı zamanda akacak mecra bulamayan bazı insan tiplerinin, hemen her tür
ortamda yaptıkları gibi, bu siteleri de kendi fikir ve inanışlarına boğmaya
çalışmalarını da gözardı etmemek lazım. Ama bana göre asıl durulması gereken
nokta, oluşturulan grupların (özellikle de web sitelerinin) daha fazla üye edinmek
ve genişlemek amacıyla kendi özdenetimlerini yapmıyor, yapamıyor oluşlarıdır.
Denilebilir ki bir grubun ya da web sitesinin üye sayısını artırmasında ne gibi
bir sakınca vardır. Şüphesiz genel anlamda böyle bir sakınca yoktur hatta
reklam getirisi için üye sayısını artırmak site sahipleri için enfes bir
şeydir. Ama sitenin ya da grubun kuruluşundan, ilk üyelerin katılışına kadar
sıkı bir denetim yapılmadığında, ilerleyen zamanlarda saçma sapan
durumlar engellenemez hale gelebiliyor ne yazık ki... Kendilerini ülkenin en
büyük motosiklet grupları ilan edenlerin aslında sadece hacmi bir büyüklükten
öteye gidemediklerini, aklı başında motorcular farketmektedirler şüphe yok ki.
Zaten sırf bu yüzden son yıllarda giderek artan bir homojenleşme görülmektedir
motosikletliler arasında. Aynı motosiklet türünü kullananlardan tutun da,
tamamen birbirini eskiden beri tanıyan arkadaşların kurduğu gruplara ya da
derneklere kadar pek çok yeni oluşum camiada yerini almaktadır. Özellikle
geçtiğimiz fuar döneminde Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen motosiklet
kulüpleri (MC ya da MK) dikkat çekmeye başlamışlardır. Motosiklete yeni
başlayan pek çok kullanıcı ilk zamanlar özellikle internet üzerinden hemen her
türden motosiklet ortamına girip çıkmaya başlıyor. Ancak zamanla kendi yolunu
bulmayı başarabilenler ya bir grubun içine ait hissederek artık çoğunlukla o
grupla takılmaya başlıyor ya da uzun zaman arayış içinde kendi kendisine
deneyimlemeyi sürdürüyor. Pek çoğu da tüm bunları hiç düşünmeden (dahası bunu
aklına bile getirmeden) palas pandıras devam ediyor. Kişisel olarak MC ya da MK
denilen motosiklet kulüplerine daha yakın durduğumu rahatlıkla söyleyebilirim,
ancak benim yapım böyle bir gruba girdim diye bunca yıl sonra yeniden rütbe
alıp askerlik yapmaya da çokça uygun değildir. Ki pek çok tecrübeli motorcu
bilir ki MC'lerin pek çoğunda klanımsı katı kurallar geçerlidir. Buna rağmen
yaptıkları işe de saygı duymadığımı söyleyemem. Belki de bu yüzden daha
aklıbaşında oluşumlarmış gibi geliyorlar bana, en azından motosiklete ve hayata
karşı bir duruş sergiliyorlar. Aynı şekilde belli bir modelin (enduro,
chopper-cruiser v.b.) çevresinde bir araya gelmiş gruplar da, diğerlerine göre
belli bir hayat tarzını da temsil ettikleri için, daha homojen ve daha
aklıbaşında işler yapıyor gibi görünüyorlar. Bir de "işte bu!"
dediğim ve galiba kendi adıma hepsinden fazla saygı duyduğum yalnız kovboylar
var. Bu sürücüler genellikle ya tek başlarına ya da çok kısıtlı bir arkadaş
grubu ile sürüş yapıyorlar ve genellikle de hayata bakış açısı olarak da
birbiriyle paralel düşüncede olan insanlardan oluşuyorlar. Özellikle tek başına
uzun yola çıkan, motosiklet sitesi, kulübü ya da forumu olaylarına arada sırada
gezi raporlarını yayınlamak dışında fazla kafa takmayan sürücülerin, ciddi anlamda
motosikletle bütünleşmiş oldukları izlenimi uyanıyor bende. Bunlar arasında
hayatı boyunca motosiklet kullanıp da hiç bir yere üye olmamış olanları bile
var. Bizlerin, internet ortamında iki gezisini okuyup hayran olduğumuz pek çok
motorcuya, bir kaç kez taş çıkartacak motorcular oluyorlar genelde bu yalnız
kovboylar. Kendi adıma motorcu gruplarının asıl bu tip motorcuları kazanmaları
gerektiğini düşünürüm hep, ama bu tip kullanıcılar da zaten birilerinin onları
kazanması ya da saygı göstermesini pek de umursamayan adamlardır. Onların derdi
motor tepesinde ve yollarda olmaktır. Ara sıra takip edebileceğiniz bir
mecraları varsa hele, onların yaptıklarını izlemek tadından yenmez bir hal
alabilir.
Buradan
hareketle, her türden kullanıcıya açık olan genel amaçlı motosiklet sitelerinin
de mutlaka var olması ancak özellikle çok genel bir motosiklet sürücü ve
hevesli kitlesine hitap ediyor olmalarından dolayı daha içeriği dolu, daha
fazla sorumluluk sahibi ve binlerce üyeye sahip olmanın bilinciyle hareket etmeleri
hiç şüphe yok ki en doğru yoldur. Aslında özellikle motosikletle yeni
tanışanlar için bu geniş kitleleri hedef alan oluşumların, sitelerin ve
grupların önemli bir yeri vardır ve fakat mutlaka özdenetime çok daha fazla
önem vermeleri, asli konuları olan motosiklet dışına çok gerekmedikçe
çıkmamaları, yerinde olacaktır. Kanımca bunca geniş kitleleri yakalayabilmiş
olmalarını, özellikle "ücretsiz ve yaygın" motosiklet eğitimi üzerine
yoğunlaşarak daha faydalı hale getirebilirler.
Şüphesiz motosiklet
kullanımı ve kültürü hala emekleme döneminde olan bir ülkede yaşıyoruz.
Devletin iki tekerli yaşama yeterince sıcak bakmıyor oluşunu bir yana bırakın,
halkın da büyük çoğunluğu motosiklete binmeyi "deli işi " olarak
niteliyor. Ve çoğunlukla birazcık para bulan her insanın ilk yaptığı şey, gidip
kendine bir otomobil satın almak oluyor. Oysa otomobil ya da diğer karayolu
taşıtlarının sebep olduğu kazalar motosikletlerden kat be kat fazla. Denilebiir
ki motosiklet bu kadar azken tabii diğerlerinin kazası fazla olacak. Ne
motosiklet pek çoğumuzun sandığı kadar az, ne de diğer taşıtlar fazla diye
kazalar bu kadar çok. Gelişmiş ülkelerin pek çoğundan daha az sayıda otomobil
var hala bu ülkede. Ama o ülkelerdekinin bir kaç misli fazla kaza yapıyor bizim
otomobiller. Bunun daha ziyade eğitimle ve başka bir takım gerçeklerle alakası
var tabii. Neyse, lafı çok uzattım, asıl gelmeye çalıştığım konu, motosiklete
bunca ters bakılan bir ülkede motosiklet kullanıcılarının da büyük oranda
bilinçsiz olmasının dikkat çekiciliğidir. Bu sebeple yukarıdaki satırlarda
eleştirmiş olsam da, web ortamındaki motosiklet hareketlerinin özellikle yeni
başlayanlara çok büyük yararları olmaktadır şüphesiz. Bu sebeple artıyor
oluşundan ziyade, niteliğinin artmasının da önemini söylemeye çalıştığım için
yaptım o eleştirileri.
Aklıma takılan ve
ara sıra sıkça sözünü ettiğim şeylerden biri de, pek çok mecrada motosiklet
eğitimi diye yırtınılan bir ülkede, motosiklet eğitimi veren kurumların bunca
yüksek fiyatlar talep ediyor oluşlarıdır. Yine daha önce değindiğim gibi bu
kuruluşlar motosikleti sadece hobi amacıyla kullanan, varlıklı müşteri
peşindeler diye mi bunca yüksek fiyatlara bu eğitimleri veriyorlar, yoksa zaten
motosiklet zengin adamın işidir, kuryesi, küçük cc kullananı eğitim almasa da
olur, nasılsa tümü cahil cühela diye mi düşünüyorlar? Muhtemelen böyle
düşünmüyorlar. O halde motosiklet sürüş eğitimi veren kurum ya da derneklerin
çektikleri bu yüksek fiyatlar aynı zamanda bazılarının belli cc ya da motor
türleri haricine eğitim vermiyor oluşları nedir, neyle açıklanabilir?
Bakıyorsunuz, özellikle kurumsallaşmış
ya da o aşamaya çok yakın bazı internet grup ve siteleri pek çok forum
başlığında "eğitim de eğitim" diye tutturup dururken, en azından
kendi üyelerine yılda bir kaç kez ücretsiz eğitim vermeyi akıllarından bile
geçirmiyorlar (ki çoğunun eğitmen üyeleri de var). Yapanlar yok mu ? Var, ancak
hem gelenekselleştirilmiş değil, hem de yeterli değil. (Tamamen olması
gerektiği gibi olan az sayıdaki grup ve oluşumları ayrı tutuyorum). Yılda pek
çok dönem eğitim veren ve hayli yüklüce para alan ciddi eğitim kurumlarından
ise son fuar dönemindeki bir kaç girişim dışında her yıl düzenli olarak ve
geniş kitlelere ücretsiz eğitim verme gibi bir niyet gözlenmiyor. Bu durum da,
ekonomik durumu belli bir seviyenin altındaki motosiklet kullanıcılarını
(Bunlar genellikle küçük cc kullanıcıları oluyor) motosiklet eğitimi almaktan
alıkoyuyor. Sonra da pek çok mecrada, yollarda hatalı motosiklet kullanan
kuryelerden ya da diğer sürücülerden dem vurularak yakınılıyor. Oysa her yıl,
belli bir dönemde, (belki para karşılığı verdikleri tam profesyonel eğitimlerle
birebir aynı olmasa bile) ücretsiz olarak "genel motosiklet sürüş bilgisi
ve pratiği eğitimi" yapmaları onlara ne kaybettirir. Bilakis, belki de bu
eğitimlere katılanların bir bölümü ileride daha detaylı ve profesyonel eğitim
için ücret ödemeyi de göze alacaklardır. Bir şeylerin değişmesi için öncelikle
o işi iyi yaptıklarını iddia edenlerin ellerini taşın altına koymaları
gerekiyor. Bana göre, böyle bir ülkede özellikle büyük motosiklet firmalarının
ve derneklerinin bu konuda sorumluluk almaları ve belli dönemlerde (yılda bir
ya da iki kez olabilir) ücretsiz eğitim için faaliyette bulunmaları
gereklidir.
Değinmeler derken
uzattıkça uzatmışım. Aslında daha söylemek istediğim pek çok söz var ama onları
da başka yazılara saklayalım. Yeni bir motosikletin selesine oturana kadar bol
bol gevezelik edecek vaktim var nasılsa. Motosiklet sahibi olunca, insanın
klavye başında değil motorunun tepesinde yollarda motorculuk yapması
gerektiğini düşünürüm hep...
Dikkatli ve
keyifle sürün!