Merhaba.
Yok yok satmadım, hala Midnight (Bajaj Dominar 400) ile
beraberim.
İlk aldığımda rodaja kadarki 500 km boyunca Dominar bana epeyce
bir garip gelmiş, titreşiminden kaynaklı biraz şikayet edeyazmıştım.
500 rodaj bakımı sonrası bir nebze rahatladı ve giderek
birbirimize alışmaya başladık. Şimdilerde 3300 km’ye doğru yaklaşmışken, bir
ara ciddi ciddi “Yapamıycam mı lan ben bu aletle, erkenden satsam mı acep?”
derken, şimdilerde onunla devam ediyorum hala ve bi aksilik olmazsa da satmak
niyetinde değilim.
En son 3000 km’de bir yağ değişimi ve servisinde yeni
yazılım yüklettim Dominar’a. Sanırım bu 2018’lerde mevcut olan ve 2017 modeller
için de güncelleme için atılan bir yazılım. Yaptıranlar motorun ara sıra
boğulma hissi yaşadığı devirlerde artık rahatladığını söylüyordu, ben 2800 km
ve sonrasında sadece birkaç kez çok hafif bu hissi yaşamıştım. Yazılım sonrası
gerçekten de motor rahatladı, genel gidişi de sanki daha iyi hale geldi, daha
kolay hızlanıyor gibi. Bajaj’ın bu güncellemeyi garanti kapsamında yapması da
takdire şayan. Yakın zamanda 45T olan arka dişliyi 42T ile değişeceğim, onu
yaptıranlar da bilhassa titreşim konusunda motorun epeyce rahatladığını
söylüyorlar. Aynı zamanda bir de uzun tur camı taktıracağım. Aslında bu ara yağ
ve yazılım bakımında yaptıracaktım bunları ama serviste dişli de cam da yoktu,
geldiğinde haber verecekler ve onları da halledeceğim. Bunları yaptıktan sonra
belki bir kış rüzgarları için elcik koruma alıp takacağım, keyfe keder belki
bir sis farı.(sis farı şart değil ama dörtlü yapılamadığı için dörtlü gibi
yanıp sönecek ön ve arkaya bir sistem ekletmek istiyorum esasen. Böyle bir şey
bulabilirsem yapacağım.) Ve tabii kış öncesi bir lastik değişimi de gerekebilir,
havalar soğuduğunda lastiklerden alacağım geri dönüşe göre.
Başkaca bir şeye gerek yok sanırım, hani ne olur, en fazla
bir sele kılıfı, sele yıpranmasın diye o kadar.
3300 km’ye dayanmışken Dominar’dan şimdilik memnun olduğumu
söyleyebilirim. Evet titreşim önceki motorumdan fazla, evet belki biraz daha
rahatsız ama, aynı km/hız’ları daha alt devirlerde ve çok daha çabuk
yapabiliyor oluşu, araç sollarken daha kolay hızlanması gibi etkenler önemli, ön
arka çift disk ABS, kayıcı debriyaj v.s.’yi saymayayım tekrar.
Kısaca Dominar 400, bu özellikleri daha üstün denilebilecek
markalarda alamayacağınız fiyata size veriyor. Eksik yanları tabii ki var,
yukarıda saydık. Ama benim gibi otobandan işe gidip gelen biri için ihtiyacı
fazlasıyla karşılıyor, ufak tefek dokunuşlarla daha iyi hale getirilebiliyor.
Yani ilk baştaki hayal kırıklığım epeyce azalmış durumda. Zaman içinde motoru
sürdükçe, huyunu suyunu, gidişini tanıdıkça, sanırım alışıyor insan, titreşim
de eskisi gibi gelmemeye başlıyor, başka şeyler de.
Malum memlekette 250cc Japon motosikletleri fiyatça uçmuş
durumda, Dominar bile ben aldıktan sonra iki kez zam yedi. Yani bugün olsa
Dominar da alamazdım. Bu sebeple elimizdeki malın değerini bilip işimizi
gördüğü müddetçe kullanmak sanırım bugünkü halde yapılabilecek en sağlıklı şey.
Dominar muhtemelen ilk söylediğim gibi en ez 3 yıl daha benimle olur. Şartlar
ekonomik anlamda değişirse, belki İstanbul’u terk eylemeden önce bir motosiklet
daha alırım, olmadı Domi ile İstanbul’a son noktayı koyar gitmeden önce de
satarım.
Bakalım hayat ve günler ne getirecek.
Çünkü memleketimiz sürprizlere çokça açık bir memleket, net
konuşturamıyor insanı.
Herkese sağlıklı sürüşler, nice yollara.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İlginize teşekkürler!