Merhaba.
Bu blog benim kişisel motosiklet hikayemi, motosikletle ilgili deneyim ve düşüncelerimi anlatmaktadır.
Profesyonel bir motosiklet sürücüsü değilim, amatörce, kendi bilgim dahilinde kendime bir kişisel motosiklet arşivi hazırlamak amacıyla yola çıktım, sonrasında iş biraz dallanıp budaklandı. Ben deneyim kazandıkça blogda paylaşım ve yazılar çoğaldı.
Motosiklet insana büyük zevk veren bir taşıt, üstelik büyük şehirlerin trafik kaosuna da bireysel anlamda harika bir çözüm sunuyor. Ama aynı zamanda oldukça riskli de bir taşıt. Motosiklete her sürücü kendi kişisel risklerini ve sorumluluklarını alarak binmek durumunda. Bu sebeple benim burada anlattıklarım tamamen benim kişisel deneyimlerim olup tavsiye ve teşvik niteliği taşımamaktadır. Okurlarının bloğu bu bilinçle okuduğu ön kabulüyle yazıp çiziyorum ve sizin motosikletle yapacaklarınız sizi bağlıyor, tıpkı benimkilerin de beni bağladığı gibi. Blog sizin yapacaklarınızla ilgili sorumluluk kabul etmez, zira burası bir motosiklete başlangıç ya da eğitim mecrası değildir.
Motosiklete başlamak isteyenler için sanılandan çok eğitim merkezi var memlekette, eğitimsiz sürmeyin derim. Çok şey fark ediyor çünkü.

Yolunuz hep açık olsun.
Nice yollara.

Ç.Ö.


29 Mart 2019 Cuma

Motosiklet Hakkında Yeni ve Terso Düşünceler 2 (ya da Motosiklet ve Motorculuk Üzerine Değinmeler 2)

Motosiklete binmek bize her şeyi yapabilme hakkı vermez. İğneyi kendimize batırmayı da bilmek lazım. 
    İzlediğim bir video beni bu yazıyı yazmaya itti açıkçası. Aşağıya kendimden de ders niteliğinde bir hikayeyle bir kez daha motosiklet ve motorculuk üzerine değinmeler yazayım dedim.
    Bilhassa trafikte olmak üzere, zaman zaman dikkat ediyorum, sosyal hayatta da bazı motosiklet kullanan insanlar, sanırım motosiklete binmenin kendilerine her şeyi yapabilme hakkı verdiğini sanıyor. Bir kere motosiklete biniyoruz diye sürekli mağdur ya da masum olan biz değiliz bunu unutmayalım. Motosiklete binmek ne bize trafikte ekstra ve pozitif ayrımcı haklar tanır, ne de başkalarına karşı istediğimiz gibi davranma, kafamıza göre takılma hakkı verir.

    Özellikle youtube'daki video bloglarında kimi zaman akla hayale gelmeyecek şeyler yapıp sonrada bunları haklı çıkartmak istercesine anlatan ya da sergileyenleri izledikçe şaşırıyor insan. O yüzden son zamanlarda kendimi "motorcu" olarak nitelemekten vazgeçtim, sadece motosiklet sürücüsüyüm, motosiklet kullanıcısıyım diyorum. "Motorcu" etiketini kendimize yapıştırdığımızda sanki kamu görevlisi ya da daha da ileri giderek bir süper kahraman olmuyoruz. Bizler de sadece birer taşıt sürücüsüyüz yasal olarak, hepsi bu. Ne motorumuzu kafamıza göre istediğimiz yere park etme hakkımız var, ne de trafikte istediğimiz gibi gitmeye iznimiz. Tamam kabul ediyorum özellikle de İstanbul gibi büyük şehirlerde - ben de dahil - pek çoğumuz emniyet şeridinden, duran ya da çok yavaş ilerleyen trafikte aralardan sürüyoruz ve açıkçası polis memurları da muhtemelen trafik kaosunun farkında olarak buna göz yumuyorlar. Eyvallah, bu zaten motosiklet için kaçınılmaz bir durum, bunu yapamayınca zaten otomobile binmekten - en azından sıkışık trafikte - bir farkı kalmıyor motosikletin. Ancak bu yapabildiğimiz ve göz yumulan şey bile normalde yasal değilken, bizler bir de sanki sırf motora biniyoruz diye özel ayrıcalığımız varmış gibi davranırsak, o zaman motosiklete binmeyenlere haksızlık etmiş olmaz mıyız?


    Her birimiz tıpkı diğer insanlar gibi yasal zorunluluklar dahilinde yaşamak durumundayız. Mesela apartmanda yaşıyorsak motosikletimizi nereye park edeceğimizi apartmanın diğer sakinlerini de düşünerek planlamalı, gerekirse (ve varsa) apartman yöneticimizden izin alarak park etmeliyiz. Yoksa "benim motosikletimi çalarlar, ben ille de şuraya koyacağım" ya da "motosikletime çadır otopark alıp binanın bahçesine koyacağım" deme şansımız yok, buna yasal hakkımız da yok zaten. Aynı şekilde binamızdaki diğer ikamet edenlerin de yok.
    Veya motosikletlerimizi pek çoğumuz kaldırımlara çıkartıp, bir direğe ya da başka bir yere bağlayabiliyoruz, bunu zaman zaman ben de yaptım, yapıyorum, ama unutmayalım aslında bunu da yapmaya hakkımız yok, zira o kaldırım herkesin ortak kullanım alanı. (Ki aynı şekilde kaldırımda motosiklet sürmemiz de yasal değil zaten.)
 
    Geçmişte yaşadığım ve haksız olmama rağmen boş yere çok öfkelendiğim bir olayı anlatayım.
Ybr125'im varken şimdiki gibi otoparkı olan bir binada yaşamıyordum ve haliyle motosikletimi sokağa, daha doğrusu kaldırıma park ediyordum. Tabii güvenli olabilmesi için de binamın altındaki deponun demirden kepenklerine zincirliyordum motosikletimi, tabii bunu yaparken depo sahibinden izin almıştım. Ama günlerden bir gün depo sahibi, zaman zaman mal indirip çıkarırken motosikletimin onlara engel olduğundan şikayet etti, motoru başka bir yere koymamı rica etti. Bunu duyduğumda içinde bulunduğum çaresizliğinde etkisiyle çok sinirlenmiştim. Tabii ki komşuma yansıtmadım ama motoru koyacak bir yer ararken habire küfür ediyordum. Oysa eşim benim aklımı başıma getirdi: "Neden kızıp küfrediyorsun ki, normalde zaten oraya koyma hakkın mı vardı, depo sahibi sana en başta hayır koyma deseydi, ne yapacaktın?" dedi. Çok da haklıydı. Üstelik ben aşağıda motorun tepesinde kaldırımda yer bakınırken bu söylenmelerimi depo sahibinin karşı binada oturan oğlu duymuştu ve yanıma geldi, hani o anda bir kavga çıkması işten bile değildi. Ama komşumun oğlu da adeta bana bir insanlık dersi verip mahçup etti: "Abi ne diye kızıyosun ki, biz sana bunca zaman depomuzun önüne hatta kepenklerine motorunu zincirlemene izin vermişiz, şimdi bize sıkıntı verdiği için koyma diyoruz, getir karşı binaya benim evin önüne koy, normalde zaten şikayete hakkın yok ki" dedi. İyiden iyiye utanmış "hık, mık" deyip, o esnada bir de çocuktan özür dilemek zorunda kalmıştım. Sonrasında motorumu bu kez karşı kaldırımda giriş kat dairesinden izin alarak onun pencere demirlerine zincirlemeye başlamıştım, üstelik orada yaşayan teyze de motoruma gün içinde benden çok bakar olmuştu. Yani öfke değil sağduyu kazanmıştı aslında ve ben mahçup olmuş, kendimi de haksızca öfkem için çok ayıplamıştım.
    O zaman tabii daha gençtim, motosiklet işinde de yeniydim ve öfkeme çok daha kolay teslim oluyordum, ama haksızdım, sırf motosiklet sahibiyim diye kafama göre takılmak arzusundaydım, bu güzel dersle aklım başıma gelmişti.

    Yani dostlar, sevgili motosiklet kullanıcıları, hiç birimizin motosiklete biniyoruz diye trafikte ve sosyal hayatta ayrıcalığımız yoktur, kimseye öfkelenmeye, kendimize ekstradan avantaj istemeye hakkımız yoktur. Bunu bilerek motosiklet sürer ve motosikletli bir hayat sürersek belki de sıkıntılarımızı ve başkalarına yaşattığımız sıkıntıları da azaltabiliriz, ne dersiniz.

    Çok uzattım yine, ama iğneyi kendimize batırmadan hemen başkalarını, diğer araç sürücülerini ya da motosikletle alakası olmayan diğer insanları suçlamayalım, kızmayalım. Haklıysak hakkımızı sonuna kadar arayalım, ama motosiklet sürüyoruz diye de kendimizi hep ve her zaman haklı sanmayalım.

Nice Yollara!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginize teşekkürler!

NEDEN SÜRÜŞ EĞİTİMİ ALMALIYIZ ?!

NEDEN SÜRÜŞ EĞİTİMİ ALMALIYIZ ?!
Fotoya tıkla yazıyı oku!

125cc ile Dünya Turu (Around the world by 125cc)

125cc ile Dünya Turu (Around the world by 125cc)
Fotoya tıkla yazıyı oku!

Kaza Şiiri... :)

Kaza Şiiri... :)
Fotoya tıkla yazıyı oku!