Honda cbf150'yi sattığım gün, zaten bir kaç gün önceden görüşmesini yaptığım ikinci motosikletimi gidip yakından görmek istedim. Hemen sahibi ile randevulaştık. Aynı akşam motoru görmeye gittim. Bu, Kore'nin motorcular arasında bilinen bir markası olan Hyosung GV250 Aquila idi. Aquila 250cc sınıfına göre yüksek beygir gücü (28 HP) ve sağlamlığı ile dikkat çekiyordu. Aslında ilk motosiklet olarak epeyce yeşillendiğim bir makina idi ama o dönem için fiyatı bana epeyce yüksek gelmişti. Sonradan edindiğim tecrübelerle de zaten tür olarak aslında motosiklete başlangıç için ideal bir model olmadığını anlamıştım. İkinci motor olaraksa benim taa çocukluğumdan gelen klasik motosiklet hastalığıma iyi bir ilaç gibi görünüyordu doğrusu. Eskiden beri motosiklet denildiğinde aklıma ilk olarak custom - cruiser tipi motorlar gelmiştir hep. Beni en çok heyecanlandıran motosikletler hala onlardır ne yalan söyleyeyim.
O akşam motoru gördüğümde henüz 1600 kilometredeki bu pırıl pırıl parlayan ve gürül gürül gürleyen demir ata hayran oldum desem yeridir. Burada benim klasik motor sevdamın büyük etkisi vardı şüphesiz. (Zira kazın ayağının öyle olmadığını sonradan anlayacaktım, buna ileride değineceğim)
Sahibi ile her konuda anlaştık ve motoru o akşam satın almaya karar verip kapora bıraktım. Bir kaç gün içinde de işlemlerini hallettik ve eski sahibi bir Pazar sabahı motoru getirip teslim etti. Eşim motoru yakından görünce en az benim kadar heyecana kapıldı. "İşte bu!" dediğini hala hatırlarım. Eşim henüz kahvaltı hazırlarken ben hemen kıyafetlerimi giyip kahvaltı hazır olana kadar yeni motorumu kısa bir sürüşle denemeye karar verdim. İlk kez bir cruiser kullanacaktım ve epeyce heyecanlıydım. Kaskımı taktım, montumu, eldivenlerimi giydim ve marşa bastım. Duyduğum ses tork'un ve gücün sesiydi. 11 beygirlik Honda'dan sonra ondan 17 beygir daha güçlü olan 28 beygirlik Hyosung'un gücünü altımda hissetmek değişik bir duygu idi. Ağır ağır kalktım ve mahalleden çıktım. İlk izlenimim üzerime yönelen bakışlardı. Sanırım insanların cruiser'a biniyor olmalarının sebeplerinden birisi de bu ilgi çekiciliktir. Cbf150'de kafasını bile çevirmeyenler şimdi sıkışık trafikte ve ışıklarda durduğumda motorumu ve beni inceliyorlardı. Ne yalan söyleyeyim birazcık havaya girmedim değil hani. Sonbahar güneşinin altında pırıl pırıl parlayan kromlarıyla ve gürültülü sesi ile V - Twin bir çift silindir kullanmak güzeldi.
Kafamda onunla yapacağım uzun yolları planlamaya başlamıştım bile. Eve döndüğümde yepyeni bir oyuncağa sahip olmuş çocuk gibi hissediyordum ve hemen tekrar selesine oturmak için can atıyordum.
İşte ikinci motorum Hyosung GV250 Aquila'dan bir kaç poz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İlginize teşekkürler!