Merhaba.
Bu blog benim kişisel motosiklet hikayemi, motosikletle ilgili deneyim ve düşüncelerimi anlatmaktadır.
Profesyonel bir motosiklet sürücüsü değilim, amatörce, kendi bilgim dahilinde kendime bir kişisel motosiklet arşivi hazırlamak amacıyla yola çıktım, sonrasında iş biraz dallanıp budaklandı. Ben deneyim kazandıkça blogda paylaşım ve yazılar çoğaldı.
Motosiklet insana büyük zevk veren bir taşıt, üstelik büyük şehirlerin trafik kaosuna da bireysel anlamda harika bir çözüm sunuyor. Ama aynı zamanda oldukça riskli de bir taşıt. Motosiklete her sürücü kendi kişisel risklerini ve sorumluluklarını alarak binmek durumunda. Bu sebeple benim burada anlattıklarım tamamen benim kişisel deneyimlerim olup tavsiye ve teşvik niteliği taşımamaktadır. Okurlarının bloğu bu bilinçle okuduğu ön kabulüyle yazıp çiziyorum ve sizin motosikletle yapacaklarınız sizi bağlıyor, tıpkı benimkilerin de beni bağladığı gibi. Blog sizin yapacaklarınızla ilgili sorumluluk kabul etmez, zira burası bir motosiklete başlangıç ya da eğitim mecrası değildir.
Motosiklete başlamak isteyenler için sanılandan çok eğitim merkezi var memlekette, eğitimsiz sürmeyin derim. Çok şey fark ediyor çünkü.

Yolunuz hep açık olsun.
Nice yollara.

Ç.Ö.


2 Ocak 2017 Pazartesi

Bir ay sonra güneşi gördüm, yola vurdum.

  Kafa bi dünya, yürek memleket gibi olsa da, keyif biraz kaçık da olsa 1 ay sonra vurdum güneşi görünce yola.



   1 Ay Sonra Motorun Durumu:
    Kasım ayının sonlarından beridir Geronimo ile ayrı düşmüştük. Havaların ciddi soğuması, yağmur, ardından kar, üstüne evde bitmeyen bir hastalık silsilesi derken 1 ayı aşkın bir süredir motosiklete binmedim diyebilirim. Aralık ayında sadece 1 kez servise gittim geldim, aküyü garanti kapsamında değiştirdim. O gün bir 25 km kadar sürüş yaptım ve üstüne neredeyse 1 aydır yatıyordu Geronimo. Dedim aküyü yeniledik ama umarım beklerken boşalmamıştır. İlginç bir şekilde bizim Geronimo (Bajaj Pulsar NS150) 1 ay sonra bile 3 - 4 marş basma sonrası hem de jiklesiz (ki acaip bir şekilde jikle neredeyse hiç bir işe yaramıyor bu alette, ihtiyaç da duyulmuyor gerçi) olarak çalıştı. Hafif hafif gaz vererek el ile ısıttım 1 dk. kadar sonrasında düzensiz de olsa rölantide çalışmaya devam etti. Burada asıl sıkıntı gösterge panelinde hiç bir hareket, ışık yoktu, aküyü bu maksatla değiştirmeme rağmen, gösterge paneli 15 dakika kadar hiç gelmedi, bu esnada sinyalleri ve dörtlüyü yaktığımda göstergede ilgili ışıklar yanıyordu ama ne ibre çalışıyor,  ne de diğer ışıklar çalışıyordu. aşağı yukarı 15 dk. sonra gösterge yine JF32 hatası vererek geri geldi. Eskisi gibi yine saatin en başa dönmesi dışında her şey normaldi, km saati, trip metreler en son kapattığım sayılarda duruyordu. Ben bu göstergenin gitmesinin ve saatin de başa dönmesinin sebebinin akü olmadığını iyiden iyiye düşünmeye başladım, zira motor marş alıp sinyaller, fren lambaları v.s. çalışıyor. Ayak marşına bile gerek duymadan marş basıyor, akü yetersizliği ise bunlar da çalışmaz diye düşünüyorum.

    Gösterge tekrar geldikten sonra saati ayarlamak için butonlar da çalışmadı, bir süre sonra motoru durdurup tekrar çalıştırınca bu kez saat ayarı butonları iş görmeye başladı ve saati ayarladım. Ardından bitmemiş olsa da hem aküyü şarj etmek, hem de kendi pasımı atmak üzere sahil yoluna sürdüm. İki buçuk saat ve 60 km kadar turladım, Özlemişim sürmeyi.

Ne Giydim?
    Bu arada hava 5 - 6 derece civarında ve güneşli açık bir hava var İstanbul'da. Hafta sonu Pazartesi hava iyi olacak, ben de boşum, motora binmeliyim mutlaka, diye planlamıştım. Hastalıktan da yeni kurtulduğum için oldukça sıkı giyindim. Üst kısmımda, kask altında kulak tıkacı, kışlık balaklava, ve polar ikinci balaklava da boynumda idi. İçimde, atlet üstünde termal içlik, onun üstünde sweetshirt, onun üstünde de termal bisikletçi yeleği. Onların dışında kışlık turing motosiklet montu. Belimde bellik. Alt kısım termal içlik, üstünde eşofman artı kışlık motosiklet pantolunu. Ayaklarda çift çorap, üstünde ince poşet, ve motor çizmesi. Elde kışlık motosiklet eldiveni.
    Bu giyim kuşamda iken bir tek ayaklarım soğuğu hissetti. İki kat çoraba ve poşete rağmen sürmeye başladıktan 15 - 20 dk. sonra, hızım arttıkça ayaklar soğuktan nasibini almaya başladı. Onun haricinde en ufak bir yerim üşümedi. Bu gibi durumlar için bir ince, bir de kalın termal çorap giymek daha faydalı olacaktır diye düşündüm ve en kısa zamanda alacağım.

Kışın Motor Sürmek Hakkında Fikrim:
    Eskiden, yani 7 yıl kadar önce motosiklet sürerken de yağmurda, karda ve aşırı soğukta gerekmedikçe motosiklet sürmezdim, ancak bu son motorda bu konuda daha radikal bir karar aldım ve hava kuru bile olsa 10 derecenin altındaysa işe gitmemeye, sağa sola motosiklete binerek gitmemeye karar verdim, bu sebeple de Kasım ayının son günlerinde bıraktım motora binmeyi ve aküsü bitmesin diye ara ara sadece açık havalarda sürüş yapma düşüncesiyle motoru otoparkta branda altına koydum. Üstüne, motordan kaynaklı olmasa da hastalıklar gelince zaten binme ihtimalim epeyce düştü.
    40'lı yaşlarının ortasında ve 4. motosikletine binen bir adam olarak fikrim, kuryelik yapmıyorsam, İstanbul gibi trafiğin adeta kaosa dönüştüğü bir şehirde, kışın aşırı soğuk ve yağışlı havalarda motosiklete binmenin anlamı yok. Zira hem hastalık hem de kaza riskini bir kaç katına çıkartıyorsunuz bunu yaparak. Binenlere, bilhassa ekmeğinin peşinde kar yağarken bile binen o yürekli kurye kardeşlerime büyük saygı duyuyorum. Ama eminim onların da büyük bir çoğunluğu bu işi yapmasa o havada motosiklete binmezlerdi.

Kışın hiç binmeyelim mi? Tabii ki binelim.
    Kışın motosikleti kapatalım mı? Binmeyelim mi? Yine benim kişisel yöntemim, motosikleti kapatıp yazı beklemek değil, ben sadece çok soğuk ve yağışlı havalarda açık havaları bekliyorum, eski motorlarımda da bunu yapardım, Ocak ayında bile hava açıksa yer kuru ise binerdim motoruma, şimdilerde de aynını yapmaya çalışsam da, bunu sadece motoru yatırmamak için izinli günlerime indirgemiş durumdayım. Mart ayı itibariyle yeniden işe gidip gelmeye başlamak niyetindeyim. Geçen yıl ki gibi yine Kasım sonuna kadar binebilsem, yılın 9 ayı kesintisiz işe gidip gelmiş olurum ki, bu İstanbul için harika bir zaman dilimi. Kalan 3 ayda ise dediğim gibi keyfi olarak aküyü bitirmemek ve pas atmak amaçlı sürüşler yapacağım. 8 - 9 ay boyunca motosiklete binebilmek demek böyle bir şehirde trafik kaosuna çok iyi bir çözüm anlamına geliyor benim için.

10 Ay sonra Geronimo (Bajaj Pulsar NS150) :
    Açıkçası bu son motorumu neredeyse tamamen işe gidiş geliş amaçlı aldığım için, alır almaz 9 ay boyunca sadece işe gidip gelmek için kullandım. Çok da memnun etti beni Pulsar NS150. Göstergedeki (bence soğuk hava kaynaklı) gidip gelmeyi saymazsam da başka hiç bir önemli sorun yaşatmadı. Bugün ilk çalıştırmada, bir kaç marşta, gaz vererek ve jiklesiz çalıştı yine, gösterge geri gelince saatini ayarladım ve 2, 5 saat civarında sürdüm, 60 km yol yaptım, gayet stabil, sorunsuz en ufak bir performans düşüklüğü yaşamadan yürüdü motosikletim.
 
    Kışın da sürenlere selam olsun, ben kışın sadece açık ve kuru günlerinde sürsem de, her hava koşulunda sürenlere de saygı büyük saygı duyuyorum. Ve lütfen kış şartlarında normalden çok ama çok daha fazla dikkat edelim diyorum, hem giyim kuşamınıza, hem motosikletinize, hem de bilhassa sürüşünüze. Zira kışın sürüş hatalarının sonuçları daha büyük sıkıntılara yol açabiliyor.



Ve Güzel Ülkem. (Son söz niyetine)
    Çok üzücü bir şekilde başlayan 2017 yılı umarım herkese ve memleketimize barış, huzur ve güzel günler getirir. Biz tüm renklerimizle, tüm inanç ve yaşam tarzlarımızla aynı memleketin, aynı Cumhuriyetin çocuklarıyız, biz bu toprağa aitiz, birimizin diğerine git demeye, dışlamaya hakkı yok, hiç birimiz de diğerinden daha çok bu toprağın sahibi değiliz. Birbirimizin hayatına, yaşam tarzına, inancına, hatta inançsızlığına söz söylemeye, hele hele müdahale etmeye, en ufak bir hakkımız yoktur. Hepimiz eşit hakka sahibiz, hepimiz bu memleketi seviyoruz. Bakış açılarımız farklı olsa da son tahlilde insanlık ortak zemininde hepimiz aynıyız, benzer kaygılarımız, hayat gailelerimiz, ay sonunu getirmeye debelenmelerimiz var. Yahu en basiti, helaya gidince hepimiz aynı haceti görüyoruz, özümüz aynı, varsın sözümüz ayrı olsun, zaten güzeli de bu değil mi? Herkesten aynı ses çıksaydı bu çok tatsız bir hayat olmaz mıydı? Ben, sen varsan varım, sen olmazsan bütün memleket benim olsa, sadece benim gibiler olsa ne tadı kalırdı ki bu toprağın? Aynısı senin için de geçerli güzel kardeşim.
    Memleketimizi ve bizi kaosa, kötülüğe, çatışmaya sokmak isteyenlere karşı, her birimiz mevcut yaşam tarzından ödün vermeden, diğerinin yaşam tarzına da sonuna kadar saygı duyarak, onu da kucaklayarak cevap vermelidir diye düşünüyorum. Gündelik küçük siyasi ve ekonomik çıkarlarla bizi birbirimize kırdırmak isteyenlere, bizi bize düşman etmeye açık veya gizli niyetlerle yeltenenlere en iyi cevap (bunu yapanlar bizimle aynı görüşü paylaşıyormuş gibi görünseler dahi) birbirimizi kucaklamak ve insanlık, yurttaşlık, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı zemininde kucaklaşmak olmalıdır diyorum.
    Motosiklete binmek, bu memleketin huzuru yerindeyse, yollarında özgürlük, adalet, sevgi, barış ve kardeşlik varsa güzel. Yoksa her şey gibi onun da tadı yok.

   Ve filozofun dediğini her zaman hatırlayalım, "Sorgulanmayan bir hayat, yaşamaya değmez.*" Sorgusuz sualsiz, her şeyi kabullenmeyelim, bize reva görülenleri boynumuzu büküp hemen kabul etmeyelim, hayattan daha fazla tat almak, daha düzgün yaşamak için başımıza gelenleri, başımızdan geçenleri ve tabii kendimizi, kendi kararlarımızı, bakış açılarımızı kıyasıya sorgulayıp dersler çıkartalım, yoksa tarih hep tekerrür edecek ve biz bu maçı hep kaybedeceğiz. Hep beraber olursak kazanabiliriz.

    Herkese, en azından şu saatten sonra çok ama çok iyi, sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir yıl dilerim.


Selam ve saygılarımla!
Nice Yollara.

Ç.Ö.



*Sokrates

NEDEN SÜRÜŞ EĞİTİMİ ALMALIYIZ ?!

NEDEN SÜRÜŞ EĞİTİMİ ALMALIYIZ ?!
Fotoya tıkla yazıyı oku!

125cc ile Dünya Turu (Around the world by 125cc)

125cc ile Dünya Turu (Around the world by 125cc)
Fotoya tıkla yazıyı oku!

Kaza Şiiri... :)

Kaza Şiiri... :)
Fotoya tıkla yazıyı oku!