Merhaba.
Bu blog benim kişisel motosiklet hikayemi, motosikletle ilgili deneyim ve düşüncelerimi anlatmaktadır.
Profesyonel bir motosiklet sürücüsü değilim, amatörce, kendi bilgim dahilinde kendime bir kişisel motosiklet arşivi hazırlamak amacıyla yola çıktım, sonrasında iş biraz dallanıp budaklandı. Ben deneyim kazandıkça blogda paylaşım ve yazılar çoğaldı.
Motosiklet insana büyük zevk veren bir taşıt, üstelik büyük şehirlerin trafik kaosuna da bireysel anlamda harika bir çözüm sunuyor. Ama aynı zamanda oldukça riskli de bir taşıt. Motosiklete her sürücü kendi kişisel risklerini ve sorumluluklarını alarak binmek durumunda. Bu sebeple benim burada anlattıklarım tamamen benim kişisel deneyimlerim olup tavsiye ve teşvik niteliği taşımamaktadır. Okurlarının bloğu bu bilinçle okuduğu ön kabulüyle yazıp çiziyorum ve sizin motosikletle yapacaklarınız sizi bağlıyor, tıpkı benimkilerin de beni bağladığı gibi. Blog sizin yapacaklarınızla ilgili sorumluluk kabul etmez, zira burası bir motosiklete başlangıç ya da eğitim mecrası değildir.
Motosiklete başlamak isteyenler için sanılandan çok eğitim merkezi var memlekette, eğitimsiz sürmeyin derim. Çok şey fark ediyor çünkü.

Yolunuz hep açık olsun.
Nice yollara.

Ç.Ö.


30 Nisan 2019 Salı

Biz gariban motorcuyuz 125cc ile de doyarız.

(Eskilerden, taa 2009'dan bir yazı...)

     
Parktayım, çay içiyorum. Motosikletim de tam karşımda. Simit de var, oh mis. Çok da tazeymiş simit. Zaten cebimde de simitle çay dışında yemeğe verecek para yok. Neyse ki motorumda hala benzin var. Hava hafif rüzgarlı, güneş de var, oh ne ala, daha ne ister insan. Parkın ağaçlarında asılı eski püskü hoparlörlerden müzik yayını da var. Aman aman, her şey tam keyiflik. Eh fukara keyfi de bu kadar oluyor işte, olsun çayın demli olması bile mutluluk sebebi bu ahval ve şerait içinde. 

     Az sonra tam benim motorumun yanına başka bir 125cc geliyor. Üstünden inen kara kuru, kavruk genç beni ne aralık görmüş bilmiyorum ama sanki bana doğru seyirtiyor. Evet yanılmamışım bana doğru geliyor. Üstümden başımdan anlamış olmalı diyorum içimden. İyice yaklaşınca: 

- Abi motor senin mi? diyor
- Benim kardeş, hayırdır?
- Abi ben de bundan almak istiyorum da, bir kaç şey soracaktım.
- Yav sende zaten 125cc var, işte bu da aynı, napacan bundan alıp?
- Öyle deme abi bizimkisi Çin işi, artık dökülmeye başladı, deyip devamla saydırıyor bir sürü soruyu. Kaça aldın, memnun musun, hızı nedir, sorun çıkartıyor mu v.s. v.s.
Aradığı tüm cevapları alınca rahatlıyor. 

- Kesin kararlıyım abi, yaz çıkmadan şu külüstürü bi satarsam alacam.
- Valla al ama 125cc'den inip 125cc'ye bineceksin ona göre, çok şey bekleme, diyorum.
Yüzünde hüzünlü bir tebessümle,
- Biz gariban motorcuyuz abi, 125cc'den fazlası bize gelmez zaten, diyor.
Bir tuhaf oluyorum,
- Haklısın diyorum, inşallah bir gün daha güzellerini de alırsın!
- Sağol abicim, çok teşekkür ederim ilgilendiğin için, rahatsız ettim, kusura bakma, diyor.
- Estağfurullah, ne rahatsızlığı, otur bi çay ısmarlayayım.
Yine hafiften tebessümle,
- Çok sağol abi, gideyim, iş güç var, diyor.
- Peki, diyorum. 

     Selam veriyor ve yavaş yavaş parktan çıkıyor. O giderken kulak kabarttığım parkın eskimiş hoparlörlerinden "Gönlüme bir ateş düştü, yanar ha yanar, yanar / Ümit gönlümün ekmeği umar ha umar, umar!" diyen Cem baba'nın sesi yükseliyor. Sanki onu yolcu ediyor arkasından. İstesem bu şarkı çıkmazdı, diyorum kendi kendime. Yüzümde az önce onunkinden devraldığım hüzünlü tebessümle çayımdan son yudumu alıyorum. Rüzgar ağaçlardan düşen yaprakları havaya kaldırıyor, güneş dallar arasından ışıklarını üstüme nişanlıyor. Bir çay daha içmek istiyorum, "bu da onun yerine olsun" diyorum. Hayatta hep onların yerine başkaları yaşamıyor mu zaten...

Çağrı  Ö.
18 Mayıs 2009 




NEDEN SÜRÜŞ EĞİTİMİ ALMALIYIZ ?!

NEDEN SÜRÜŞ EĞİTİMİ ALMALIYIZ ?!
Fotoya tıkla yazıyı oku!

125cc ile Dünya Turu (Around the world by 125cc)

125cc ile Dünya Turu (Around the world by 125cc)
Fotoya tıkla yazıyı oku!

Kaza Şiiri... :)

Kaza Şiiri... :)
Fotoya tıkla yazıyı oku!