Merhaba.
Bu blog benim kişisel motosiklet hikayemi, motosikletle ilgili deneyim ve düşüncelerimi anlatmaktadır.
Profesyonel bir motosiklet sürücüsü değilim, amatörce, kendi bilgim dahilinde kendime bir kişisel motosiklet arşivi hazırlamak amacıyla yola çıktım, sonrasında iş biraz dallanıp budaklandı. Ben deneyim kazandıkça blogda paylaşım ve yazılar çoğaldı.
Motosiklet insana büyük zevk veren bir taşıt, üstelik büyük şehirlerin trafik kaosuna da bireysel anlamda harika bir çözüm sunuyor. Ama aynı zamanda oldukça riskli de bir taşıt. Motosiklete her sürücü kendi kişisel risklerini ve sorumluluklarını alarak binmek durumunda. Bu sebeple benim burada anlattıklarım tamamen benim kişisel deneyimlerim olup tavsiye ve teşvik niteliği taşımamaktadır. Okurlarının bloğu bu bilinçle okuduğu ön kabulüyle yazıp çiziyorum ve sizin motosikletle yapacaklarınız sizi bağlıyor, tıpkı benimkilerin de beni bağladığı gibi. Blog sizin yapacaklarınızla ilgili sorumluluk kabul etmez, zira burası bir motosiklete başlangıç ya da eğitim mecrası değildir.
Motosiklete başlamak isteyenler için sanılandan çok eğitim merkezi var memlekette, eğitimsiz sürmeyin derim. Çok şey fark ediyor çünkü.

Yolunuz hep açık olsun.
Nice yollara.

Ç.Ö.


4 Mart 2012 Pazar

Bi daha motorsuz gitmem abi. (2012 Fuar İzlenimleri 2)

    Uzun bir zaman aralığı sonrası  motosiklet fuarına gittik dün eşimle birlikte. Hem ikimiz için de bir değişiklik olsun, hem Honda cb125’i bi görelim hem de iş olsun torba dolsundu amaç.
    Öğleden sonra yola çıktık otomobille. Anadolu Yakasından İstanbul’un öbür ucu sayılabilecek  Yeşilköy, Yeşilyurt civarındaki Fuar Merkezine gideceğiz. Aslında bu yolu otomobille gitmenin hafta sonu zulmü olacağını az çok tahmin ediyordum da bu kadar olacağını düşünmüyordum doğrusu. Zira daha önceden hep motosikletle gittiğimiz için, trafik olsa bile aralardan, şurdan burdan kayıverip, bi şekilde zulmün katsayısını azaltıyorduk.
    Bu fuar yolculuğunda bi kez daha anladık ki İstanbul trafiğinin en iyi bireysel ilacı küçük cc bir skutır ya da motosiklettir. Yolda gaz ve debriyaj pedallarına basan ayaklarım ve belim sık sık gel motosiklet  gel diye şafak saymadı desem yalan olur.
    Asıl hatayı Beşiktaş üstünden sahil yolu güzergahını baştan seçmemekle yaptık. E5 trafiği anamızı ağlatınca Zeytinburnu sapağından sahile vardık ki, o da ne!  sahilde de sadece transit yol akıyor, ki biz baştan o yola giremediğimiz için, baştan kaybedenler kulübüne zorunlu gönüllü olmuşuz bile.  Hiç abartmadan söylüyorum tam 3 saat, evet 3 koca saat sonra fuara vardık. Bi ara yolda bir yere girip yemek bile yedik akmayan trafik nedeniyle, o kadar yani. Hala böyle bir şehirde insanların en azından üçte biri niye motosiklet kullanmaz anlamak mümkün değil,  dedim durdum.
    Fuardan herhangi bir beklentimiz yoktu tabii. Ben Honda’nın yeni gariban motoru CB125E modelini görmek istiyorum, eşim de bana eşlik edecek ve kafasına taktığı Kymco Agility City125’i daha yakından görecek. Fuar otoparkında motosikletten çok otomobil vardı.  Dedim ki kendi kendime “burada durum tam tersine döndüğü gün İstanbul’da trafiğe çare bulunmuş demektir.”
    Fuara  her zamanki gibi meslek icabı VIP kartıyla dalış yaptık ve öncelikle Honda standını bulmaya yöneldik. Fuar,  saat 18:00’i gösteriyor  olmasına rağmen hala kalabalıktı.
    Honda standına vardık, cbf150’den az biraz hallice ama yine bir tasarım ucubesi aletle karşılaştık. Yahu Honda Türkiye hiç mi görüntüsü azıcık düzgün, bir Suzuki GN 125 tipli, bir Yamaha YBR125 şekilli alet getirmeyecek bizim gibi gariban motorseverlere dedik ve büyük cc Hondalara ağzımız açık baktıktan sonra uzaklaştık oradan.(CB125 detaylarını dünkü yazıda zaten yazmıştık, şurada: Fuar izlenimleri 1 )

































    CB 125’i görüp, en azından görüntü olarak pek çok Çin işi motosikletin daha iyi izlenim verdiğini  düşünüp hayal kırıklığına uğradıktan sonra, hiç değilse kaliteli ağabeylerin bulunduğu standlara dalalım dedik; eşimin hasta olduğu marka olan KTM standı bizi tatmin etmeye yetti kalite ve dizayn konusunda. Bıraksam benim hanım borca filan girip KTM Duke 125 alıp çıkacaktı stanttan. İçini çeke çeke baktı durdu Duke125’e. Ben de çaktırmadan yalandım tabii o esnada Duke’e bakıp. Kendime YBR125’in ne de güzel bir alet olduğu konusunda quantum yapıp, kurtuldum yalanmaktan.




































































    Sonrasında Yamaha standında aşağıdaki minik arkadaşları gördük, özellikle öndeki beyaz olana eşim bitti. Bense yanında duran kırmızıya. Görevliye cc, fiyat filan sorduk ki, bu şirin şeylerin satılık olmadığını fuar için konsept hale getirildiklerini söyledi. Biz yutkunduk. Görevli çocuğa dedim ki, “Yahu Yamaha’ya söyleyin bence bunları seri üretsin emin olun diğerlerinden daha çok satacaktır, özellikle kadınlara.”  Çocuk gülerek, tuhaf tuhaf yüzüme baktı. Bizse aynı sevimlilikle bize bakan bu iki kafadara.























































    Bu fuara uzun süredir motosikletten uzak biri olarak gidince kendimde gözlemlediğim en önemli şey, artık skutır denilen otomatik vitesli aletlere de sıcak baktığımı fark etmem oldu. Özellikle Vespa’daki şu aşağıdaki modellere içim gitmedi değil hani. Şehir içinde, yazın sıcağında ya da hafif ıslak zeminde bir motosikletten daha kullanışlı olacağına ikna oldum doğrusu bunca yıl sonra. Ne paçan çamurlanır, ne de inince kaskımı bu sıcakta elimde mi taşıyacam derdin olur. Hatta Burgman200 gibi bazı modellerde, öyle büyük sele altı bagajlar vardı ki, geçtim  kaskı, montunu bile oraya sokup inersin aşağıya birader.


 (Eşimin yeni işine gidip gelmek için gönlünde yatan sultan Kymco Agility City125)














(Ben Kymco People S200 al diyorum, kendimi de düşünerek, hiç değilse azıcık daha güçlü.)


















































































    Fuar belki yeni motosiklet kullanıcıları için cezbedici gelebilir ama benim gibi üst üste çok sık fuarlara gitmiş biri için artık fazla çekici gelmeyebiliyor. Ki ben de heyecansız bir fuar ziyareti yaptım bu kez desem yalan olmaz.  Buna rağmen yaklaşık bir buçuk saat dolaşıp fotoğraf çekmişiz;  motosiklet denen meret en heyecansız halinizde bile sizi kendine 1,5 saat esir edebiliyor işte.
    Aşağıda ilgimizi çeken bazı modellerden bir demet foto bulacaksınız.  Açık söyleyeyim, modellerin isimlerine bile bakmadım, sadece fotoğraf çekip diğerine geçtik. Arada bazıları bize ilginç geldi, bazıları ise ulaşılmaz.



(Tabii bizim gibi ekonomi klas kullanıcılarının ilgisini daha çok küçük cc'ler çekiyor. Yandaki TVS Apache RTR gibi.)




































(Ve Ducati'nin Canavarları)






























(Hep söylerim, motosiklet aslında tek kişilik bir taşıttır.icon_wink.gif )
















(Ben de büyüyünce bu arkadaştan alacam.V-Strom'a bu renk yakışmış.Kasası da daha derli toplu olmuş, ilgimi çekmeyi başardı bu kez.)





























(Ve yazı sonu fotosunu eski dostumuza ayırıyoruz.)











    Fuardan çıkmak üzereyken günün en karlısı eşim çıktı ve kendisine bir harley tişörtü ısmarlattı bana. Şayet gittiğiniz yer alış veriş yapılabilen bir yerse,  emin olun bir kadın, oradan bi şekilde alışveriş yapmadan ayrılmaz.

    Bir daha bu kadar yolu fuarlarda  muhteşem gelişmeler olmadığı sürece gelmeme kararıyla fuardan ayrıldık. Ve keşke şu fuar merkezini Anadolu Yakasında mesela Kurtköy, Sabiha Gökçen tarzı bi yerde yapsalarmış diye de iç geçirdik. Aslında Anadolu’dan gelen pek çok ziyaretçi de düşünüldüğünde, bu fikrimizin hiç de fena olmadığına karar verdik. En azından trafik de bu şekil olmazdı o civardaki bir fuara giderken.
    Umut fakirin ekmeği…  Belki birileri akıl eder de Anadolu Yakasında da bir motosiklet fuarı yapılır bir gün.

    Herkese motosikletle ve motosiklet heyecanıyla dolu günler dileyip bitirelim… Başka bir sıkıcı fuar yazısında karşılaşmamak üzere, hoşça kalın!


Fuar İzlenimleri 1





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlginize teşekkürler!

NEDEN SÜRÜŞ EĞİTİMİ ALMALIYIZ ?!

NEDEN SÜRÜŞ EĞİTİMİ ALMALIYIZ ?!
Fotoya tıkla yazıyı oku!

125cc ile Dünya Turu (Around the world by 125cc)

125cc ile Dünya Turu (Around the world by 125cc)
Fotoya tıkla yazıyı oku!

Kaza Şiiri... :)

Kaza Şiiri... :)
Fotoya tıkla yazıyı oku!