Merhaba.
Bu blog benim kişisel motosiklet hikayemi, motosikletle ilgili deneyim ve düşüncelerimi anlatmaktadır.
Profesyonel bir motosiklet sürücüsü değilim, amatörce, kendi bilgim dahilinde kendime bir kişisel motosiklet arşivi hazırlamak amacıyla yola çıktım, sonrasında iş biraz dallanıp budaklandı. Ben deneyim kazandıkça blogda paylaşım ve yazılar çoğaldı.
Motosiklet insana büyük zevk veren bir taşıt, üstelik büyük şehirlerin trafik kaosuna da bireysel anlamda harika bir çözüm sunuyor. Ama aynı zamanda oldukça riskli de bir taşıt. Motosiklete her sürücü kendi kişisel risklerini ve sorumluluklarını alarak binmek durumunda. Bu sebeple benim burada anlattıklarım tamamen benim kişisel deneyimlerim olup tavsiye ve teşvik niteliği taşımamaktadır. Okurlarının bloğu bu bilinçle okuduğu ön kabulüyle yazıp çiziyorum ve sizin motosikletle yapacaklarınız sizi bağlıyor, tıpkı benimkilerin de beni bağladığı gibi. Blog sizin yapacaklarınızla ilgili sorumluluk kabul etmez, zira burası bir motosiklete başlangıç ya da eğitim mecrası değildir.
Motosiklete başlamak isteyenler için sanılandan çok eğitim merkezi var memlekette, eğitimsiz sürmeyin derim. Çok şey fark ediyor çünkü.

Yolunuz hep açık olsun.
Nice yollara.

Ç.Ö.


25 Ağustos 2017 Cuma

Bir standardımız olamıyor abi. (Yine yeni motosiklet sorunsalına düşeyazdım)

    Yine yeni motosiklet sorunsalına düşeyazdım.

   Maalesef Euro4 normuna geçilmesi sebebiyle bizim NS150'ler artık memlekete gelmeyecek, onun yerine NS160 getiriliyor bu saatten sonra. Bu asla kötü bir şey değil bilakis artık abs'li hale getirilmiş durumda Pulsar'lar ama belki maddi anlamda kötü yanı fiyatları epeyce bir yükselmiş durumda ne yazık ki. Üstüne üstelik bir de yakın zamanda çıkan motosiklete ekstra %20 gümrük vergisi de bizim motosiklet işlerine sekte vuracak gibi. Ben Geronimo'yu ilk aldığımda 3 yıl civarı kullanmak niyetindeydim ama durum bu olunca artık daha fazla mı kullanırım yoksa paraya kıyar bir abs'li motosiklete  mi geçerim bilemiyorum.
   Ama şu anki maddi boyuta bakıldığında elimizdeki motorların değerini bilmekte fayda var gibi görünüyor. Ülkenin siyasi ve ekonomik belirsizlik durumunun da motosiklet sektörüne ve son tüketiciye iyi etki etmeyeceği aşikar gibi.
   Ama kişisel olarak motosiklet üretici ve ithalatçılarına da bir serzenişim var, eskiden hep küçük cc'lerde asla olmaz sandığımız abs fren sistemi demek ki istenirse olabiliyormuş, bunun için ille de AB standartlarının euro4 ve abs zorunluluğu getirmesi mi gerekiyordu? Bu durumda bu işten 1.5 - 2 yıl hatta belki de 6 ay önce bu aletleri alan müşteriler bir anlamda kazıklanmış gibi olmadı mı yani?
   Küçük cc de abs ne kadar gereklidir tartışılabilir belki ama daha güvenli motosikletlere ve otomobillere binmek herkesin hakkıdır. Bu durum aynı ilk otomobilimi aldığım zaman gibi oldu. Zamanında maddi imkanların da etkisi ile Hyundai getz marka otomobilimi maalesef abs'siz olan en alt donanımdan alabilmiştim. Üstünden bir kaç yıl geçmeden tüm otomobillerde abs zorunlu hale gelmiş hatta esp bile zorunlu olmuştu, uzun yıllar kullanmak istediğim otomobilimi sırf bu güvenlik açığı nedeniyle 4. yılında satmak durumunda kalmıştım. Pulsar ns150'mi de daha en az 1 yaz daha kullanmak arzusundayım ama belki de yine sırf bu sebeplere benzer sebeplerden tüm şartlarımı zorlayıp hem bir üst cc hem de abs'li bir modele geçmek arzusuna düştüğümü de itiraf etmeliyim.
Buna rağmen halen Geronimo'dan oldukça memnunum, 1.5 yılı aşkın bir süredir bilhassa işe gidip gelirken çokça işimi gördü ve görmeye de devam ediyor. Bu anlamda ikinci elini almayı düşünenlere de hala tavsiye edebilirim. İmkanınız varsa tabii ki abs'li ns160 daha iyidir, ama o kadar para veremem abs olmasa da limitleri zorlamam ve frenaj kabiliyetimi de geliştiririm diyenler için veya belki küçük yerleşim birimlerinde kullananlar için de iş görebilecektir NS150.
Yanlış anlaşılmasın, ben satacağım ve ikinci elini övüyor değilim, ben de bugün alsam gider abs'li ns160 alırdım, hatta motosiklette mümkünse sıfır alabilmek arzusunda olan biriyimdir ama maddi imkanlar ve beğeni meselesi bu iş biraz da; hayatı boyunca hiç sıfır otomobil ya da motosiklet almayıp hep ikinci el alan bu sayede karlı da çıkan pek çok insan var neticede.
   Ben kişisel olarak (ve maddi imkanlarımın da dahilinde) uzun bir süre daha 250cc üstü bir motosiklet alma arzusunda değilim. Bir sonraki motosikletimi de bir 250cc düşünüyorum ve muhtemelen de İstanbul'daki emekliliğe kadar olan hayatımın son iki tekerli taşıtı olacak bu alet. O yüzden iyi düşünüp gerçekten en az 5 - 6 sene benimle olabilecek ve bu sürede beni üzmeyeceğini umduğum bir motosiklet alacağım. Şahsen aynı motosikleti 10 - 15 sene kullanan insanlar biliyorum ve onlara imreniyorum açıkçası. Umarım bir sonraki motosikletim 15 sene olmasa da en az 5 sene benimle olur ve belki de neden olmasın 10 yıl ya da evladiyelik olarak benimle kalabilir :) Harika olurdu, bugünkü seri üretim mantıklı araçlarda bu durum epey güç olsa da. (malum zamanla yedek parça bulamamak ya da onarımını yapabilecek iyi usta bulamamak gibi durumlar baş gösterebiliyor). Oysa normları koyan AB ülkelerinde pek çok kullanıcı, babalarının zamanının motosikletleriyle uluslararası turlara bile çıkabiliyorlar. Bu keşke bizde de olabilse, ki motosiklet fiyatları bu şekilde artmaya devam ederse ileride olabilir. (Nasıl ki birden bire dört yan 80'li 90'lı yılların sıfır güvenlikli teneke otomobilleriyle dolduysa, bu durum motosiklette de yaşanabilir bu gidişle).

   Bugüne kadar (ve belki bir süre daha) NS150 ile ilgili iyi kötü ne yaşadıysam NS150 günlüğü başlığında anlattım, kullanmaya devam ettikçe de anlatacağım, zira bu aleti kullanmakta olan ve bundan sonra da kullanacak olanlara belki faydası dokunacaktır diye düşünüyorum. Hep söylediğim gibi kendime de (neler yaşamışım diyebilmek için) bir arşiv oluşturmuş oluyorum.

   Yeni bir motosiklete geçebilirsem zaten aynı şekilde onun günlüğünü de buradan yazmaya devam ederim. Bakalım günler neler getirecek, bekleyelim görelim.

   Ve bu arada, daha iyisini alana dek en iyi motosiklet, kullanmakta olduğumuz motosiklettir. :)

   Herkese kullandığı ya da alacağı motosikletlerle keyifli ve sağlıklı sürüşler.

   Nice yollara!



Not yazmazsam blogun şanına yakışmaz :)

NOT:
Açıkçası ülkenin ekonomik durumuna paralel yaşanan, hemen her türden ithal eşyada inanılmaz derecede uçan sıfır ürün fiyatları gerçekten feci durumda. Bu sebeple halen binmekte olduğum otomobilin de, NS150'nin yerine gelen 160'ın da ve almayı düşlediğim 250cc motosikletlerin de fiyatları, normalde olması gerekenin neredeyse 2 katı ederinde. Bu aletlerin hiç biri bu paraları edecek aletler değil, ne yazık ki dolar, euro kurları, üretimi az ve vergi ile ayakta kalmayı deneyen memleketin inanılmaz boyuttaki vergileri sebebiyle bu fiyatlar böyle uçmuş durumda. Bu yüzden orta ve alt seviye ekonomisi olan insanların bir şeyi (hele de sıfır)  alabilmeleri hiç bir zaman tam istedikleri zaman olamıyor ve hatta borçsuz da olamıyor ne yazık ki. Aynı durum benim kişisel ekonomim için de geçerli. Belki de düşlediğim 250cc motosiklete uzun süre sahip olamayacağım ya da sanki bir otomobil alır gibi uzun süreli kredi ödemeleri ile bunu gerçekleştirebileceğim. Bu açıdan bakılınca da bilhassa 250cc ve altı motosikletlerin işletme maliyetlerinin hiç bir cazibesi kalmıyor. Eskiden küçük cc ekonomi amaçlı alınırdı genellikle, şimdilerde bunun da pek bir cazibesi kalmadı. O sebeple sıfır alınan araçlar ne kadar erken satılırsa zaten yemiş olduğumuz kazık ikiye katlanıyor.
Biliyorum ki 2017 yılı itibariyle 20 bin tl'nin üstüne çıkmış 250cc motosiklet ve skutırların hiç biri o parayı etmez, daha alt cc'ler de etmez, ama içimizdeki motosiklet virüsünün etkisi ve belki de  - itiraf ediyorum - bu anlamdaki egomuzun da etkisi ile bu mantıksız işlere dalıveriyoruz. Şimdiden itiraf ediyorum yeni ve pahalı (hepsi artık pahalı çünkü) bir motosiklet alırsam, ben de mantıklı bir iş yapmış olmayacağım, doğruya doğru. Ama bu konudaki kendimi avutuşum şu olacak, "bu aleti 5 yıl ve üstü kullanacağım yani en az 5 yıl motosiklet almayacağıma göre, vereceğim para her yıl ya da 2 yılda bir motosiklet değiştiren adamın vereceğinden daha az olacaktır". Tabii bu sadece bir teselli cümlesidir, yoksa o kazık yenmiş olacak her halükarda.
Yine de alabilirsem eğer bu 250cc motosikletle 8 - 10 yıl kullanmak ve 80 ila 100 bin km yapmak gibi bir kişisel rekor hedefi de koyabilirim kendime, böylece (şu anki yaşımı da düşünürsek) yaşlı bir amca olana dek aynı motoru sürüp, bu kadar yıl yeni motosiklet derdine düşmeden sadece sürüşe odaklanma şansım da olabilir bu anlamda. Bak şimdi düşününce bu fikir daha mantığa uygun geldi. Son ve sağlam bir kazık yiyip, bir daha uzun yıllar motosiklet konusunda kazık yememek kafa yorulası bir kişisel hedef olabilir. Arabada galiba bunu gerçekleştirdim gibi, umarım motosiklette de önümüzdeki aylarda yapabilirim ve uzuuun bir süre yeni motosiklet defterini kapatıp sadece motosikletli yaşama odaklanabilirim.
Küçük bir de tüyo: Uzun yıllar kullanım için, belki konforu bir yana bırakıp, sağlamlığa ve her yola gelirliğe odaklanacağım büyük bir markanın dual purpose motosikletine yöneleceğim sanırım. (Şu %20'den olağanüstü bir zam giydirilmezse tabii)

1 yorum:

  1. Planlar gene tutmadı, bütçe ve donanım olarak yine en alabileceğim alete ynelip Nisan 2018'de Dominar400 aldım. Yine hedef en az 3 yıl kullanmak. belki de 4 yıl. İkinci yılına girdik bile, her yanını aksesuara boğup onu bir turing motor haline getirdim. Açık söyleyeyim motordan memnunum ama kafamdaki motor tam da bu değildi. bakalım şimdilik onunla mutluyum, işimi görmesine odaklandım, amacım zaten işe gidip gelmek olunca markanın değil işlevselliğin öne çıkışı durumu var. Bir süre bu motosiklet değişme sorunsalını durudurmuş olduk. sanırım 2021'den önce de bir daha açılmayacak gibi. Ama 2021'de borç bitince yine kaşıntı başlar sanırım. :)

    YanıtlaSil

İlginize teşekkürler!

NEDEN SÜRÜŞ EĞİTİMİ ALMALIYIZ ?!

NEDEN SÜRÜŞ EĞİTİMİ ALMALIYIZ ?!
Fotoya tıkla yazıyı oku!

125cc ile Dünya Turu (Around the world by 125cc)

125cc ile Dünya Turu (Around the world by 125cc)
Fotoya tıkla yazıyı oku!

Kaza Şiiri... :)

Kaza Şiiri... :)
Fotoya tıkla yazıyı oku!